22.Bölüm

540 40 1
                                    

!Bu bölüm +18 ögeler barındırır!

*

Alp Kutluer:

Almış mıydı kutuyu?

Umarım ev arkadaşından önce eve gelip alırdı kutuyu. Okurdu yazdığım şeyi.

Aslında gitmeliydim. Kavga falan etmemiz lazımdı bizim. O şekilde barışırdık biz. Bu şekilde olmazdı. Ya alıp direkt çöpe atarsaydı? Diğer yeniler de dahil küreleri istemezseydi? Ya gerçekten satarsaydı falan?

Salaklık bendeydi. Rahat bırakmamaya karar verip sonra mektup yazmıştım. Anasını satayım sanki orta çağdaydık. Ne mektubu ya?

Numarası olsaydı mesaj atardım kıza. Emre'den alsa mıydım? Mesaj atsam sövmede durabilir miydim o göte gerçekten?

Allah'ın belasıydım gerçekten. Kızın başına gelmiş Allah'ın belası bir şeydim.

Bitmiş miydi ki? İstemez miydi beni artık? Bir şekilde tamam Alp sorun değil ama ben seninle tekrar birleşmek istemiyorum falan dese de olurdu. Birleşmesek de olurdu. En azından kırılmış kalmasaydı.

Yani iki yıldır yaşıyordum. Bir tık sürünüyor bile olsam yaşıyordum.

O çocuk vardı bir de. Acaba ne konuşmuşlardı çocukla?

Sikecektim gerçekten. Saat gecenin on biri olmuştu. Dönem başında bile olsak hayatım bu dönem sikilmesin isterdim en azından.

Hep kendi bok yememdi. Psikoloğa gitmem lazımdı benim. Ruh sağlığı hastanesine yatırmalıydılar beni. Gerçekten düzeltilmeliydim.

Bir insan nasıl bu kadar değer verdiği birini bir koca dönem her an kırabilirdi ya? Ulan annem, babam duysa ağzıma tükürürdü hareketlerim yüzünden. Rezalet bir insandım.

Yok olsam nasıl olurdu acaba?

Aniden yanımda duran telefona mesaj geldi. Kaşlarımı kaldırırken elime aldım. Saat on birdi ve bütün gün dörtlü grubumuzdan tek mesaj gelmediği için Yasin ve Kağan'ın da benimle konuşacağını sanmıyordum. Yüksek ihtimalle Mert olabilirdi.

Çocuğun sıkıntısı yanında benimki de sıkıntı mıydı gerçekten ya. N'olmuş sanki terk edilmişsem? Adamın annesi öldü onun depresyonu bile daha kısa sürdü.

Yok. Yok sikecektim ben kendimi ya. Bu kadar bencil bu kadar gerzek bir puşt olunmazdı gerçekten.

Ekranı açıp bildirime baktığımda kaşlarımı kaldırdım. Emre'ydi mesaj atan. Hayır tam kendi kendimi eleştirirken mesaj atıp edeceğim tüm küfürleri kendisine yönelttiriyordu orospu çocuğu. Gerçekten bir insan bu kadar küfür ve dayak arsızı olamazdı.

Oflarken mesajı açıp açmamak arasında çok kaldım. İçeriği gizli olduğu için ne hakkında olduğunu da göremiyordum.

"Hay ananın amına sokayım senin gibi herifin..." diye mırıldandım kendi kendime. Sonra da bu geceyi tamamen kendime küfür etmeye adamaya karar verip telefonu bıraktım.

Siktir et. Sabah da Emre'ye küfür ederdim. Sorun olmazdı.

Televizyonun sesini biraz daha açtım. Haber kanalıydı. Yedi yirmi dört dünya ve ülke haberleri veriyordu. Ben kendi derdimle uğraşırken ülkede ve dünyada ne biçim boklar döndüğünü görmek biraz da olsa içimi rahatlatıyordu. Ama ufaktan da bir 'Seninki de dert mi amın oğlu?' tarzı bir mesaj da veriyordu bana.

Bir süre sadece haber izledim. Sonra ülkenin derdi de bunaltınca evrensel kanallardan birini açtım. En azından gavurun derdi bana dert olmazdı.

Bir süre ekrandaki İngilizce yazıları okudum. Spikerlerin konuşmalarını falan dinledim. Sonra hiç beklemediğim bir anda aniden kapım tıklandı. Ki çok garipti. Aşağıdaki kapı hep kapalı olurdu ve hiçbir zaman direkt kapım tıklanmazdı.

HAYAT VE AY (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin