Deniz , henüz hayatının baharında denilecek yıllarda acı ile tanışmış çocukluk nedir bilmeden büyümüş ve tüm gayreti okuyup annesini ve kardeşlerini o rezil babasından kurtarmak. Mehmet Kayabey, doktorluk eğitimi için geldiği şehirde bir çift ela göze esir olacağını bilmeden bu gözleri ömrü boyunca ona baksın diye dua edeceğini bilmeden ailesini bırakıp gelmişti lakin kimse bilemezdi ki kader nasıl bir plan kuruyor nasıl tuzaklar içinde...
Mehmet koşarak avluya girdi ve babasına annesine bağırdı;
kazandım ana baba kazandım oldu.
Annesi Nilgün hanım oğlunun bağırışları üzerine konağın üst katındaki terastan bağırdı;
Bilirdim ben oğlumun isteyipte elde edemeyeceği bir şey yoktur doktor anasıyım artık duydun Murat ağa oğlun doktor oldu.
Murat ağa omuzlarını dikip göğsünü kabartan oğluna baktı tekrar oğlu onun yüz akıydı, daima doğru kararlar vermiş ve her daim göğsünü kabartmıştı Murat ağanın.Tıpkı bugün yaptığı gibi.. Yüzündeki tebessüm ile oğluna yaklaşıp;
Aslanım benim,umudum, yüz akım,gurur duyarım seninle
dedi ve tatlı tebessüm ile oğluna dönüp;
Artık beni sen muayene edersin başka bir doktora gitmem.
Mehmet bey ise sevgi dolu gözler ile babasına bakıp;
Atam evimizin direği ne sen hasta ol nede ben sana doktorluğumu göstermek zorunda kalayım
dedi.Baba oğul birbirine sarılırken onları gözleri dolu dolu izleyen Nilgün hanım şükürler etti Rabbine bugünleri gördüğü için. O sırada haber çoktan duyulmuş Mehmet'in abisi iki kız kardeşi ve iki erkek kardeşi de abilerini tebrik etmişti. Aradan koca dört yıl geçmişti ve Mehmet beşinci yılını intörn doktor olarak İzmir'de devam edecekti eğitimine.
Mehmet gideceğini başka şehirde çalışacağını ailesine söylememişti lakin artık söylemesi lazımdı ve geç olmadan da yola çıkması lazımdı.
Ben valizlerimi hazırlayayım sabah yola çıkacağım
dedi. Bu sözleri işiten Nilgün hanım baktı oğlunun katran karası gözlerine;
Valiz hazırlamak ne demek oğul nereye yola çıkacaksın ne oluyor
dedi. Bunun üzerine Mehmet oturup anlatmaya başladı ailesine,
Daye(anne) bilirim beni gözünden ayırmak istemezsin bütün çocukların kanatlarının altında olsun istersin ama ben İzmir'e gideceğim. Oraya çıkmıştır tayinim.
Nilgün hanım hışımla kalktı oturduğu yerden tüm ev ahaline dönüp konuştu;
Ben oğlumu taa oralara göndermem ne yer, ne içer bir başına oralarda.
Bu lafların üzerine evin en küçük oğlu Mustafa konuştu;
Ana istersen sende ağabeyim ile git bizde huzura erelim ha ana.
Nilgün hanım yüzünü astı ve kendince düşünmeye başladı acaba çok mu evlatları için evham ediyordu. Ama nasıl etmesin ki bu topraklara bir evlat vermişti Nilgün hanım. Aynı acıyı bir daha yaşamak istemiyordu. En sonunda düşündü ve başka çaresinin olmadığını bildiği için;

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZMİRLİ YARİM
Roman pour AdolescentsSen benim sevip,aşık olduğum adam mısın sahiden? Bu topraklarda yaşıyorsan acımasız olmak zorundasın Kayabey gelini, alış bu duruma Ben İzmir'de aşık olup,sevdiğim adamı istiyorum. Buradaki adam bir cani gibi davranıyor. Öyle mi?Madem beni cani ola...