SAKLI KALAN SIRLAR

580 104 16
                                    


Herkese iyi okumalar



Gün doğarken gözlerini açan ilk Deniz olmuştu. Midesindeki bulantı ile kendini lavaboya zor atmıştı genç kadın. Onun sesini duyan Mehmet bir hışımla yataktan kalkıp karısının yanına gitti. Arkadan sırtını okşayıp saçlarını topladı karısının. Kızarmış gözleri ile kocasına baktı Deniz. Bu mide bulantıları çok zorluyordu genç kadını. Yorgun sesi ile konuştu Deniz;

-"Bu dokuz ay boyunca böyle mi olacak Mehmet?İçim dışıma çıkıyor her sabah."

Mehmet karısının güzel gözlerinin kızarmış ve gözyaşlarının zorlanmadan dolayı biraz sulanmış haline hüzünle baktı. Karısı çok zorlanıyordu bu süreçte. Ellerinin arasına karısının yüzünü alarak konuşmaya başladı;

-"Güzelim zor olduğunu biliyorum elimden bir şey gelmiyor ne yazık ki ama bu bulantıların için ilaç alabiliriz."

-"Elinden bir şey gelmez tabi içime koydun bu çocuğu, tüm derdini ben çekiyorum."

Mehmet karısının bu sözleri üzerine kahkaha atarak sarıldı ona. Sır verir gibi sesini kısarak konuştu Mehmet;

-"Ben o çocuğu içine koyarken sende zevkten inliyordun ama."

Kocasının omzuna vurup "edepsiz" diyerek karşılık verdi Deniz.

Karı koca hazırlanıp yola çıkacaklardı artık. Önce Gaziantep'e gidecek ordan da İzmir'e evlerine gideceklerdi. Valizlerini hazırlayıp konaktan çıkacakları zaman Deniz Arjin ile vedalaşmak istedi fakat etrafta göremeyince onları uğurlamak için kapıya çıkan Fırat'a konuştu;

-"Arjin'i göremiyorum Fırat abi vedalaşsaydım kendisi ile."

-Arjin biraz rahatsız yenge, gece başı ağrıyordu yeni uykuya daldı. Ben selamlarını iletirim."

Deniz Fırat'ın yaptığı açıklamaya çok inanmamıştı ama sessiz kaldı ve başını sallayıp arabaya bindi. Mehmet ve Mirza bey de Fırat ile vedalaştıktan sonra arabalara bindi. Mirza beyin yüzünden düşen bin parça şeklinde somurtarak bindi arabaya.

Deniz dayısının neden bu kadar surat astığını bildiği için çaktırmadan gülüyordu. Dayısı bir iki gün daha kalmak istemişti.Derdi belliydi ama Gaziantep'teki sorunları halledebilmek için gitmesi gerekiyordu. Zira Şerwan Zemheroğlu durmuyordu. Hakan'a küçük bir saldırı olmuştu. Lakin Mehmet ve Murat bey tüm önlemleri aldığı için Hakan'ın burnu bile kanamadan bu saldırıyı bertaraf etmişlerdi. Uzun sayılacak yolculuk bitince konağa adım attılar Mehmet ve Deniz.

-"En sevdiğim abim ve en sevdiğim yengem gelmiş, hoş gelmiş."

Mustafa yine tüm neşesi ile karşıladı kapıda ikisini.Mehmet kardeşinin ensesine hafif vurarak konuştu;

-"Kes yağcılığı ne isteyeceksen söyle Mustafa."

Deniz en sevdiği kayınbiraderinin ensesini ovdu ve Mehmet'e bakarak konuştu;

-"Mehmet ne yapıyorsun yazık neden vurdun?"

-"Benim sevgili yengem, güzelleri güzeli yengem,İzmir'in gülü, Mehmet Kayabey'in göz bebeği yengem."

Mehmet kardeşinin bu huyunu biliyordu ya kötü bir durum vardı alıştırmaya çalışıyordu bu ikiliyi, yada parası bitmişti.

-"Noldu Mustafa kes yağcılığı. Olay mı var yoksa paran mı bitti?"

-"Çok açık sözlüsün Kayabey ama kalbimi kırıyorsun. Şurda yengemize gerçekleri söyledik be."

Deniz yüzündeki geniş gülümseme ile Mustafa'ya sarıldı ve teşekkür etti. Daha sonra Mustafa sıkıntılı bir nefes alınca Mehmet tek kaşını sorgularcasına kaldırdı ve Mustafa'nın konuşmasını bekledi.

İZMİRLİ YARİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin