GEÇMEYEN GEÇMİŞ

1.1K 173 19
                                    

Kocasının kollarında geçmişindeki anılarıyla gördüğü kabuslarla inliyordu Deniz. Bilinçaltına attığı, bastırdığı duygular ona kabus olarak dönüyordu.

Bir el sanki onu geçmişte yaşadığı kötü anlara sürükledi.

Deniz'in anlatımıyla;

Henüz beş yaşındaydım ben. Çocuk olmam gerekirken erkek kardeşime anne olamazdım ki. Babam annemi aldatıp kaçıp gitmişti başka bir kadınla. Annem gözü yaşlı bir şekilde dönmüştü baba evinin kapısına. Ama dedem öylesine gaddar bir tutum içine girmişti ki o an. Çocuk aklımla annemin yaşadığı acıyı yüreğimde hissettim.

Adar ağa gür sesi ile anneme bağırıyordu konağın avlusunda.

-"Ben sana o adamla evlenme bu iş olmaz,o şehirli çocuktur.Seni üzer demedim Aslı.Şimdi iki çocuğunla kapıma gelirken ne düşündün?"

Annem babasının her sözünde daha çok yıkılıyordu.Babası haklıydı evet ama o şu anda bunları duymak istemiyordu. Babasının şefkatli kollarını istiyordu. Ona sarılıp teselli etmesini kol kanat germesini istiyordu. Arkasında sırtını dayadığı o karlı dağın yıkılmadığını görmek istiyordu.

Fakat Adar ağa bu topraklara gaddarlığı ile nam salmıştı. İçi kan ağlasa bile kızına kucak açmayacak kadar zalimdi. Annem sesindeki tükenmişlik ile konuştu.İlk kez annemin bu sesini işitmiştim.

-"Baba bilirim ki haklısın. Ama onun beni çok sevdiğine inandım. Gözüm kör oldu. Gerçekleri göremedim. Ama benim sırtımı yasladığım dağımı yıkma. Bir kez daha öldürme beni. Kenan gittiği gün öldüm. Şimdi de babam sırt dönmesin bana."

Dedem annemin perişan halini görüyordu. Fakat bu defa da dedem kızına kör olmayı tercih etti. Kızı yıllar önce "aşık oldum" diyerek onun sözünü çiğnemiş ve babam ile evlenmeye ailesini ikna etmişti.

Yazarın anlatımıyla;

Adar ağa gördüğü ilk gün Kenan denen adamın ne kızına eş nede torunlarına baba olabileceğine inanmadı. Kızı nasıl kandırıldıysa bir gece annesi ile kızının konuşmasını duydu Adar ağa.

Aslı annesine kati ve sert sesi ile konuşuyordu.

"Anne konuş babamla beni Kenan'a versin bu üçüncü istemesi beni sizden. Yine hayır derse babam o çok sevdiği adını yere düşürmek pahasına da olsa kaçarım Kenan'a."

Bu sözler Adar ağanın yüreğine inen bir balyoz olmuştu. Baba yüreği bilirdi o kişinin doğru kişi olmadığını. Ama Kızı bunu anlamazdı ve kaçarsa ölümünün kardeşlerinin elinden olacağını bile bile ölmeyi göze alıyordu.

Adar ağa daha kötü felaketler yaşamamak için o gün vermişti Aslı'yı Kenan'a. En azından uzakta olur ama toprağın altında bir evlat ateşi ile yanmam diyordu Adar ağa.

Bilemezdi ki ölümünden korktuğu kızı kendini diri diri yakmıştı. Hergün ölüyordu Aslı Hanım. Eski gülüşleri yoktu. Eski neşesi yoktu artık. İki çocuğu vardı Aslı'nın artık. Onlara umut olmak için nefes alıyordu. Fakat bilseydi evlat hasreti çekeceğini ölse yine gelmezdi baba ocağına.

Hüküm kokan sesiyle konuştu Adar ağa;

"-Madem evime, ocağına geri döndün hoşgeldin kızım. Başımda yerin var.

Aslı babasının ona kucak açmasına o kadar sevinmişti ki yüzünde kocaman bir tebessüm belirirken Adar ağanın son cümlesi boğazını sıkan bir el olmuş oturmuştu ana yüreğine.

"-Ama gittiğin gibi dönesin. Tek gittin bu evden. Bu eve dönüşünde tek olacaktır. Kimsenin çocuğuna bakacak halim yok,gönder çocukları babalarına. Ben kızıma bakarım. Herkes kendi evladına sahip çıksın.

İZMİRLİ YARİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin