KATİLSİN

803 135 11
                                    

"Üzülme değmez" sözünü duymaktan çok sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem.
Üzüldüğüm şey;Değmeyenlere yüreğimin değmiş olması.

Kucağındaki karısı ile hastaneye koşar adım girdi Mehmet. Hemen arkalarından koşarak nefes nefese Ayşegül geliyordu. Arabada kız kardeşine yeteri kadar kızmıştı Mehmet. Deniz'in o gün orada olmaması gerekiyordu. O manzarayı görmemeliydi. Karısına bu kadar yaşadıkları ağır gelmişti şüphesiz.

Kucağında karısı ile acil koridorlarını inletti Mehmet Kayabey. Hemen yardımına hemşireler koştu. Müdahale edilmeye başlandı. Bir kaç kan tahlili alındı ve nabız solunum normal olduğu için uyanmasını beklediler. Aradan geçen on dakika gibi bir zaman diliminde Deniz kendine gelmeye başladı.

Deniz'in Anlatımıyla;

Ağzımda acı tatla uyandım. Allahım bu başımdaki ağrı da neyin nesi? Bu yaşıma kadar böyle bir ağrı ile tanışmadım ben. Noldu bana? Gözlerimi aralayıp sağıma soluma bakınmaya başladım. Hastane odasında ne işim var benim? En son neredeydim ben?

Aklıma gelenlerle gözlerimi irice açtım. Kocam, sevdiğim adam katil olmuştu değil mi? Yoksa oda mı beynimin bana bir oyunuydu?

Kafamı sol tarafa çevirdiğimde pencerenin önünde yorgun bedeni ile dışarı bakan Mehmet'i gördüm. Bu adam, bu adam az önce gözünü kırpmadan birini vurmuştu değil mi? Merhametine aşık olduğum adam az önce merhametsiz bir şekilde can almıştı. Aklıma gelenler baş ağrımı daha dayanılmaz bir hale getirince dudaklarımdan engel olamadığım bir inilti kaçtı.

Sesimi duyar duymaz başını bana çevirdi ve yanıma doğru geldi Mehmet. Gözümün önüne o kanlı sahneler geldikçe kendimi korkmaktan alı koyamıyordum. Geriye doğru çekildim ve yaklaşmasını durdurmak için soğuk ve sert sesimle konuştum;

   -"Dur orada. Daha fazla yaklaşma."

Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Sanırım ne söylediğimi anlamakta zorluk çekiyordu. Bende gördüklerimi hazmetmekte zorluk çekiyorum.

Kaşları çatık, boynundaki bir damar kabarmış şekilde dişlerinin arasından konuşmaya başladı kocam dediğim adam;

     -"Sen ne dediğinin farkında mısın Deniz? Ne demek yaklaşma? Kocanım ben senin.Aşık olduğun, sevdiğin adamım. Aklını mı kaçırdın?"

Ölesiye bir korku kapladı benliğimi. Aklıma o kanlı sahneler geldikçe Mehmet'in bana yaklaşması bile beni ürkütüyordu.Korku ve öfke dolu sesimle ona bağırmaya başladım;

-"Benim sevip, aşık olduğum adam insanların canını kurtarmak için yemin etmiş birisiydi, eli kanlı bir katil değildi."

Kaşları çatık bir şekilde bana bakmaya devam etti. Sesindeki o korkunç tınıyı bastırarak konuşmaya devam etti;

-"Ağır konuşuyorsun Deniz. Ben hala senin sevdiğin o adamım."

Öfkeden deliriyordum. Gözlerimin önünden o sahneyi silemiyordum. Tüm hırsımla ve öfkemle tekrar konuştum;

-"Değildin, sen benim aşık olduğum o adam değildin. Gözünü kan, intikam bürümüş eli silahlı bir mafya gibiydin."

Tüm gücü ile yanıma yaklaştı ve beni tutarak sarsmaya başladı. Bedenim ellerinde bir sağa bir sola savruluyordu yaprak misali. Çatık kaşları ve sinirden kabarmış damarları ile konuşmaya başladı yeniden;

-"Ne yapmalıydım Deniz söylesene? Sana hakaret eden o adamın ağzına mermi doldurmadan, durup adama marifet etmiş gibi aferin mi demeliydim?"

Bu nasıl kendini savunma şekli Allahım deli olacağım. Anlayamıyordum. Bu topraklardaki düzeni veya bu topraklardaki kuralları asla anlayamıyordum. Anlamak imkansız bu insanları. Bu coğrafyada farklı hayatlar ve farklı yaşamlar var. Sanki bu insanlar bu dünyadan değil gibi. Hakaret eden birinin cezası ölüm olamaz. Hem katil olduğuna göre kocam şimdi hapise mi girecekti?

İZMİRLİ YARİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin