UYAN AĞABEY

834 131 27
                                    

Mehmet Kayabey anlatımıyla;

Ağabeyimin vurulma haberinin sonrasında o arabaya nasıl bindim havaalanına nasıl geldim bilmiyorum. Şimdi bir hastane koridorunun soğuk duvarına sırtımı yaslamış bekliyorum içerden gelecek haberi. Annemin çığlıkları, feryatları bitmiyor. Ayşegül tüm aileden uzakta bir köşede kendini suçlamakla meşgul. Babam, koca dağ bildiğim adamın omuzları çökmüş,başı yerde içeriden gelecek iyi bir haberi bekliyor.

Tüm aile,eş dost buradaydı. Ama ben niye yalnız hissediyorum kendimi. Neden bu koridorlar bana bomboş şu anda. Hasta yakını olduğum için ameliyata alınmadım. Ağabeyimin durumu ne durumda hiç bilmiyorum. Az ötemde dizlerine vurarak ağlayan Havin yengem ile göz göze gelince başımı çevirdim.

Ben neden kendimi suçlu hissediyorum? Ya ağabeyim o masadan kalkmazsa ne olacak?Havin yengemi nikahıma almamı isteyecekler. Bunu nasıl yaparım. Aklım,yüreğim hatta gözlerim bile Deniz'den başkasını görmezken ben nasıl başka birinden bahsederim. Bunu Deniz asla anlamaz.

Kalk ağabey, o masadan kalk yalvarırım.. Ne beni yak,ne anamı yak nede yengemi yak.

Kalk abim,kalk! Sensizlikle sınama bizi!

Bu düşünceler ile baş ettiğim sırada koridorda acı çığlıkları ile teyzem kızı geliyordu. Berfin, ağabeyim için geliyordu buna emindim. Ama burada ağabeyim için dövündüğü an hiç iyi olmazdı. Teyzem kızı ağabeyimi hala bu kadar çok severken neden ayrıldılar hala anlamış değilim zaten.

Yerimden doğrularak Berfin'e doğru gideceğim an bir el elimi tuttu. Arkamı döndüğümde o meftunu olduğum ela gözlerle karşılaştım. Deniz'im... Güzel gözlü karım.

Onu bir durakta gördüğüm an beğenmiştim. Daha sonra kader onu karşıma, intörn doktor olarak göreve başladığım hastanede çıkardı. Ela gözleri, naif sesi ve o güzel yüreği ile beni her geçen gün kendine daha çok aşık etmişti. Aşık olduğum o sesi ile konuştu güzel karım;

    -"Sen burda kal annen ile ilgilen. Berfin'in ne için geldiği belli. Ben onunla ilgilenirim."

Minnetle baktım karıma. O beni anlayan tek kişiydi bu hayatta. Yanımdan ayrılarak Berfin'in olduğu tarafa doğru adımladı. Onun koluna girerek dışarı çıktılar.

Neden bu koridorlarda zaman geçmiyor Allahım.Her gün gördüğüm hasta yakınları bunları mı yaşıyor? Güç ver Allahım ağabeyime. Bize aynı acıyı bir daha yaşatma nolur.

Yazarın anlatımıyla;

Aradan geçen altı saatin sonunda hala herhangi bir haber gelmeyince Nilgün hanım tüm öfkesini kızına kusarcasına Ayşegül'ün üstüne yürüdü.

-"Yaptığını beğendin mi? Ağabeyin saatlerdir senin yüzünden canıyla cebelleşiyor. Ne olurdu gelmesen ha? Bir evladım daha ölüyor senin yüzünden."

Ayşegül annesinin sözlerine tek kelime etmeden sessiz gözyaşlarını döküyordu. Mehmet kız kardeşi ve annesinin arasına girerek keskin bakışları ile annesine baktı ve konuşmaya başladı;

-"Yeter ana yeter. Dur artık. Bacımın ne suçu vardır bu olayda? O cehennemde çok bile dayanmış."

Nilgün hanım ise içindeki evlat ateşiyle kime saldıracağını bilmiyordu. Bu kez öfkesinin merkezi Mehmet oldu ve hırsla oğlunu göğsünden iterek konuşmaya başladı;

-"Sen... Sen ağabeyine sırt dönmeseydin onlar buna cesaret edemezdi. Ailemizi ilk sen parçaladın.Oğluma bir şey olursa yaşayamam gayrı."

Nilgün hanım her sözüyle Mehmet'in göğsüne vurup onu itekliyordu. Sinir krizi geçirdiğini anlayan Mehmet annesine en ufak tepki dahi vermiyordu. Başını yere eğmiş annesinin sakinleşmesini bekliyordu. Fakat tam o esnada Nilgün hanım yere yığılacağı sırada çevik bir hareketle arkadan gelen Deniz kayınvalidesini tuttu ve Nilgün hanım gelinin kucağında bayıldı.

İZMİRLİ YARİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin