Bölüm 10

903 157 59
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BU ARADA AKŞAMA KADAR 50 YORUM YAPILIRSA BİR BÖLÜM DAHA GELECEK... :) ZATEN ANLAMIŞSINIZDIR MEVZUYU... NE KADAR ÇOK YORUM O KADAR ÇOK BÖLÜM... BOL KEYİFLER...


Erkek yavaş bir şekilde perdeyi araladı ve çadırın bir kenarında bir pelerine sarılmış uyuyan kadına baktı. Huzursuz bir uykunun pençesinde gibi görünüyordu. Kara büyücülerin rüya göremedikleri bilinen bir gerçekti ancak kadın rüya halinde gibiydi. Hafifte titriyordu.

"Söylediğin gibi arkadaşları onu dışlamış" diye fısıldadı Zain kadına bakarak. "Seninle ata binmiş olması noktayı koymuş olmalı"

Hayır, bundan önce zaten isimlerini listeye yazdıklarında çatırdamaya başlamışlardı. Ancak evet, onu kendi atına bindirmek ve inatla kadını kovalaması istediği noktaya getirmişti olayı. Geri çekilip arkadaşına baktı. "Diğer kadını çadırlarına almışlar" dedi hoşnutsuz bir şekilde.

"Basit bir askerle yolculuk etti çünkü" dedi.

"O zaman emrimi dinle ve peşine takıl"

Bunu yapmak istemiyordu. O kadın içeride uyuyan gibi değildi. Şımarık bir yapısı vardı. Soylu bir aileden geldiği belli oluyordu. Bu da onu diğerlerinden daha şüpheli yapıyordu. Asil bir ailenin kızının Sumaru gibi dip köşe bir tapınakta ne işi vardı ki? Okuma yazma öğrenmek istiyorsa o zaman ailesi ona özel hoca tutabilirdi.

Zain, dudaklarını büzdü. "Asillerle anlaşamıyorum" diye mırıldandı.

Doğrudan Firavun'un kendisine hizmet ediyordu ama soylulardan nefret ediyordu. Bu adamın çelişkileri de Jagran'ı sinirlendiriyordu. Geri çekilip uykuya çekilmiş olan obaya baktı. Sessizlik içindeydi ve herkes çadırlarına çekilmişti.

Ellerinde var olan birkaç asker nöbet tutuyordu. Jagran ve Zain yavaşça obanın içinde dolaşmaya başladılar. Tahmin ettiğinden çok daha az asker gelmişti. Firavun'un ona vermeyi söz verdiğinin çok altında bir sayıydı. Ancak başkenti kontrol altında almak yeterince zordu.

Bu kadarıyla daha fazla gönüllü alamazlardı yanlarına. Hastalık henüz başkente ulaşmamıştı ama Teb'de zamanı geldiğinde düşecekti. Bunun olmasını engellemek için zaten bu sefere çıkmışlardı. Ellerindeki her şifacı çok değerliydi.

Eğer bu arada ellerine geçmiş olan kara büyücüler varsa elbette ki görevi gereği onlarla ilgilenmesi gerekiyordu. Böl ve yönet tarzı değildi ama hazır ellerindeydiler o zaman onlarla oynamasında bir sakınca olamazdı.

"Lila iyi haberler getirdi mi?"

Haydut kadın, onu gördüğüne her zaman çok mutlu oluyordu. Uzun bir süredir beraberlerdi ve birbirlerini uzun zamandır tanıyorlardı. Ancak Lila hala eski anıları canlandırma konusunda çok fazla istekliydi. Jagra'ın ise başında yeterince sıkıntı vardı. Kadının arzularını yerine getirmekle uğraşamazdı.

"Lila bildiğin gibi" diye mırıldandı bıkkın bir şekilde. "Krallar vadisine bizimle gelmek istiyor"

O kadın gerçekten iyi bir hırsızdı. Zekiydi ve etik duygulardan tamamen yoksundu. Gözünü bile kırpmadan adam öldürebilirdi. Ayrıca kendi yoldaşlarını da rahat bir şekilde satardı. Buradaki en tekin yolları bilirdi ve Jagran ile anlaşmaları belliydi.

Jagran onu güvenli bir şekilde Krallar Vadisi'ne ulaştıracaktı. O da haydutların nerelerde gizlendiklerini söyleyecekti. Her iki tarafta karlı çıkıyordu bu işten. Daha önce kendi başına hareket ettiği zamanlarda yakalandığı için Zau onu kabul etmiyordu. Krallar Vadisi'ne de tek başına gidemezdi ama satabileceği her şey oradaydı.

RÜYA SÜRÜCÜ- ANTİK MISIR 1. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin