Bölüm 22

914 150 108
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 75 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...

İlk defa bir adamın kollarının arasında uyanmıştı ve bütün bedeni dün gece ilk defa bir erkeğin tadına baktığını haykırıyordu. Sabah uyandığında çadırın içindeydi ve Efendi Jagran yanındaydı. Ona sıkı sıkı sarılmıştı. Onu ilk defa uykusunda görüyordu.

Altın rengi gözleri kapalıyken bile yüzündeki sert ifade aynıydı. Ren, elinde olmadan gülümseyerek ona doğru eğilip nazikçe sakallarını okşadığında ise tetikte olan asker güdüleri ile erkek anında uyanmıştı.

Genç kadın elinde olmadan dudaklarını okşadı. Uyandıklarında Hasir ortalarda yoktu ve Efendi Jagran, onu öpücüklere boğmuştu. Bunlar onun için o kadar güçlü duygulardı ki ilk kez bir atın üzerinde yolculuk yaparken korku hissetmiyordu.

Bu sefer ona sıkıca sarılıp başını omzuna yaslamıştı ve erkeğin ona sarılışının keyfini çıkarıyordu. Hasir, geri gelip onu muayene etmişti ve sonra da Jagran bakmıyorken ona bir krem vermişti.

"Bunu bacaklarının arasına sür" diye fısıldamıştı göz kırparak. "Acını hafifletir"

At binmeyecek olsalardı o acıyı bütün gün hissetmek isterdi. Dün gecenin harika anısını bütün gün üzerinde taşımak onu mutlu ederdi. Genç kadın gözlerini kaldırıp erkeğe baktı.

Jagran'ın dudakları yaramaz bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Aklından neler geçiyor?"

"Merak ediyorum" dedi en sonunda. "Hep böyle mi olur?"

"Ne?"

"Yani seks" derken yanakları kızardı. Daha önce kullandığı bir kelime olmadığı için kendi sesinden duymak ona çok yabancı gelmişti. "Hep bu kadar güzel midir?"

Erkeğin burun delikleri genişledi ve bir nefes alıp verdi. Gözlerini yoldan ayırmıyordu. "Hayır, olmaz" dedi uzun süren bir sessizliğin ardından dalgın bir şekilde. "Açıkçası benim için hiç olmadı en azından. Dün geceki benimde hiç yaşamadığım bir şeydi."

Bu sanki bir kere daha birbirlerine ait olduklarının kanıtı gibiydi. Kötü düşünceleri uzak tutmak istiyordu. Henüz düşünmesi için çok erkendi ama yine de zihnine dolan şeylere engel olamıyordu.

Yanağını onun omzuna sürttü. Gözünün önünde Eva'nın Amen'in ve Khufu'nun görüntüleri vardı. O gece olanları Anubis göstermemiş olsaydı ona karşı kalkanlarını asla indiremezdi. Khufu'nun açgözlülüğüne tanık olmuştu ve bu açgözlülük hepsinin sonunu getirmişti.

Jagran başını eğip kadının dalgın yüzüne baktı. Yüzündeki hüzünlü ifadenin neye ait olduğunu çok iyi biliyordu. Ancak ona dün gece de söylemişti. Görevini yaptığı için özür dileyemezdi. "Bana bir şey anlatsana" dedi en sonunda.

"Nasıl bir şey?"

"Sana ait olan" dedi erkek gözlerini indirip onun mavi gözlerine bakarak. "Sana ait bir hikâye. Bilmek istiyorum."

Çok fazla hikayesi yoktu aslında. Ona zaten çoktan ailesinin nasıl öldüğünü anlatmıştı. Geri kalan tapınak öyküleri de anlatabileceği şeyler değildi. Bir süre düşündükten sonra hafifçe omuz silkti. "Ben küçükken annem beni çok severdi" dedi en sonunda. "Benimle oyun oynar ve bazen de dans ederdi. Saçlarımı yapar ve sanki bir sarayda yaşıyormuşuz gibi davranırdık"

Erkek kaşlarını çatarak onu dinledi. Hiç de onu satmaya çalışırken atların altında kalıp ölecek bir kadının hikayesi gibi değildi. "Peki, ya baban?"

RÜYA SÜRÜCÜ- ANTİK MISIR 1. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin