Bölüm 4

921 153 81
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Ben görevi tamamladım" diye fısıldadı Ren öfkeli bir şekilde. "O adamla aralarında şehvet vardı sadece ve ben o ipi kestim. Şehvet gidince saplantı da kendiliğinden yok olur"

Khufu kaşlarını kaldırdı. "Emin misin? Saplantı hiçbir zaman şehvete bağlı olmamıştır."

Ah...

Ah!

Yanlış ipi mi kesmişti? Şehvet ipi diğerlerinden çok daha koyuydu. Bu şehvete bağlı olarak ona saplantı geliştirdiğini düşünmüştü. Eliyle yüzünü ovdu. Lanet olası kadın elde edemediği için onu saplantı haline getirmişti. Farih Suyan kafayı yemişti.

Khufu, başını salladı. Ren herhangi biriyle duygusal anlamda herhangi bir ilişki yaşamadığı için muhtemelen aradaki ince çizgiyi görememişti. Bu onun suçu değildi. Ancak konunun düzeltilmesi gerekiyordu. Aksi halde Suyan ailesi onları epistatlara şikâyet edecekti. Hazır yeni gelmişken kafalarında üç gün Sumeru'da geçirme planları vardı. Eğer bir soyludan böyle bir şikâyet gelirse bu süre uzar ve onlar da Ren ve geri kalanlarını bulmadan gitmezlerdi.

Öğrenciler durumun henüz ne kadar ciddi olduğunu fark etmemişlerdi muhtemelen. Jagran, bir masal değildi. Dönemlerinin en ciddi tehlikelerinden biriydi. Khufu, alnını ovdu. "Suyan ailesinin yanına gitmelisin" dedi en sonunda. "Seni bekliyorlar. Pelerinini ve maskeni yanına alma. Askerler etrafta kol geziniyor"

Khufu buradan ayrılamazdı çünkü çok dikkat çekerdi. Özellikle de baş epistat tapınaktayken. Ancak pelerin ve maskesi olmaması büyük sıkıntı olurdu. "Yüzümü görmeleri daha sonrasında büyük bir sıkıntı olur" dedi en sonunda.

"Aileden ya da hizmetçilerden kimse olmayacağı konusunda anlaştık" dedi Khufu. "En azından yanına bir peçe alabilirsin"

Yine de gözlerini kapatmadığı sürece büyük sıkıntı olacaktı. Herhangi biri onu çok rahat tanıyabilirdi. Sumeru'da onun dışında kimsenin bu renk gözleri yoktu.

Genç kadın, başını salladı. Bir şekilde halledecekti. "Bu akşam gideceğim" dedi en sonunda.

Khufu, onun kendince bir çözüm bulacağına emindi. Eğer normal halleriyle giderse sorun olmazdı. Çünkü Fatih'in düşük sınıflı bir arkadaşı olduğunu düşünebilirlerdi. Gittiğinde Fatih uyuyor olacaktı ve kimsenin etrafta olmayacağı şekilde ayarlama yapmaya çalışmışlardı.

Etraflarında çok fazla asker dolaşmaya başlamışlardı. Tapınağın içinde devriye geziyorlardı. Aynı şekilde dışarıda Sumaru'nın içinde de geziniyorlardı. Çok sıkı bir güvenlik vardı.

"Kütüphaneye git ve çalışmaya devam et" dedi Khufu. "Göze batmamaya çalış"

Yapabileceği başka bir şey yoktu zaten. Genç kadın arkasını dönüp kütüphaneye doğru gitti ve Eva ile Amen'i buldu. Her ikisi de o karşılarına oturduğunda meraklı bir şekilde kıza bakmaya başladı. Ren, mutsuz bir şekilde dudaklarını büzdü. "Görev tamamlanmamış" diye fısıldadı ancak başka bir şey söylemeyi göze alamadı.

Hemen tepelerinde askerler geziniyordu. O yüzden diğerleri de bir şey söylemeye cesaret edemediler. Papirüsleri çıkarıp yazma çalışmalarına devam etmeye başladılar.

"Burası kütüphane"

Kapıdan gelen ses normal bir konuşmaydı ancak sessiz kütüphanenin içinde yankılanıyordu. Herkes başlarını kaldırıp gelenlere merakla baktı. Baş usta Yasin, hemen yanında baş komutan Jagran ile içeri girmişti. Belli ki ona tapınağı gezdiriyordu.

RÜYA SÜRÜCÜ- ANTİK MISIR 1. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin