Bölüm 19

859 163 67
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... SÜREKLİ YORUM YAPAN BİR KAÇ ARKADAŞA TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM... ONLAR OLMASA NE BEN HİKAYE YAYINLAYABİLECEĞİM NE SİZ OKUYABİLECEKSİNİZ... YAKINDA YORUM SAYISINE ZAM GELECEK ÖNDEN BİLDİREYİM... 50 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...

Yola çıkacakları zaman onu boşta olan arabalardan birine oturttular. Nihayet at üstünde seyahat etmeyeceği için kendisini çok daha rahat hissediyordu. Bu sefer çığlıklar atmayacağını ya da kaçmayacağını bilmek güzeldi. Üstelik Hasir'de yanındaydı.

Onun varlığı bir şekilde Ren'i rahatlatıyordu. Böyle olacağı hiç aklına gelmezdi. Farih'in anılarındaki Hasir ile yanındaki arasında çok büyük fark vardı. Elbette ki onunla olmak için birini zorlasa muhtemelen Ren'de aynı şeyleri yapardı.

Dün gece Zain ile olan mevzudan sonra şansını zorlamak istememişti. Hala yorgundu. En sonunda bitkin düşüp uyuyana kadar düşünmeye devam etmişti ama Anubis'e ulaşmaya çalışmamıştı. Bunun için daha uygun bir zamanı beklemesi gerekiyordu.

Bütün hazırlıklar tamamlanıp yola çıktıklarında içinde bir burukluk hissetti. Uzaklaşmaya başladıkları vadiye baktı. Burada çok fazla şey bırakmak zorunda kalmıştı. Yine de iyi olacağını hissediyordu. Başaracaktı eninde sonunda. Aksi halde Anubis çok daha uzun yıllar orada tutsak kalırdı ve ülke yerle bir olurdu.

"Ben buradayım"

Onun sesini duyduğunda bir titreme geçti. Hafifçe başını salladı. Tanrı onunla birlikteydi ve onu koruyacaktı. O gece müdahale etmemesini söyleyip güçlerini durdurduğunda yaptığı buydu.

Daha rahatlamış ve göğsündeki yük hafiflemiş bir şekilde yola çıktı. En azından şimdi Efendi Jagran onu serbest bırakmıştı. İkisi de birbirini görmezden gelmeyi seçmişti. O günden beri ne konuşmuşlar ne de herhangi bir denk gelme yaşanmamıştı. Zain'de ondan uzak duruyordu. Bunlar artık biraz olsun rahatlamasını sağlamış olsa da bir şeyler kalbini çok yoruyordu.

Bazen geceleri özellikle onu düşünmeden duramıyordu. Lila ne zaman yanına gitse ne zaman koluna asılarak şuh kahkahalar atsa ya da o kocaman göğüslerini adama dayasa o kadını boğmak istiyor, ağlayası geliyordu.

"Al, bu sana iyi gelir"

Hasir, bez çantasından beze sarılı bir paket çıkardı ve ona uzattı. Ren, yoğun kokulu beyaz çiçeği görünce kaşlarını çattı. "Ne bu?"

"Anason" dedi adam sakince. "Bir parça çiğnemen yeterli. Gevşemeni sağlar. Böylece yolculuk sana eziyet olmaz."

Aslında bir parça denemek istiyordu ama aklının başında olması daha iyi olacak gibiydi. "Arabanın içinde korkmuyorum" dedi başını iki yana sallayarak. "Sadece attan korkuyorum"

"Arabayı da at çekiyor" derken erkeğin yüzünde bir gülümseme belirmişti.

"Ama ben atın üstünde değilim"

Her ikisi de istemsiz bir kahkaha attılar. Hasir ile konuşmak onun için çok rahattı. Bazen gece uyumayıp birlikte sütunlara oturup sohbet ediyorlardı. Hasir en sonunda ona Farih'den bahsetmişti.

"Bu çok zor bir şey. Bir insan senin istikbalini ayaklar altına alma hakkını kendisinde buluyor ve sen onun istediklerini yapmak zorunda kalıyorsun" demişti. "İki yıl sonunda nihayet bu kervana katılarak kurtuldum. Bu benim özgürlüğüm"

Firavuna hizmet etmeyi reddetmiş halkın içinde olmak istemişti. Ren, mavi gözlerini ona dikip baktığında nasıl da huzurlu olduğunu gördü. "Khufu'nun kara büyücü olduğunu biliyorsan neden ondan yardım istemedin? Seni kurtarabilirdi."

RÜYA SÜRÜCÜ- ANTİK MISIR 1. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin