Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Buraya hikaye hakkında kendi düşüncelerimi yazasım geldi. Tımarhane Kaçkınları hikayesi benim 'Kesin okunmayacak ama yayınlayayım." dediğim bir hikayeydi. Zaten böyle bir hikaye yazma planım vardı. En azından diğerlerinden biraz daha normal olayların olduğu lise ortamı yazmak cidden istiyordum. Hele ki Kalp Kırıkları'nı okuyup ardından buraya geçerseniz ufak bir duygu karmaşasına girebilirsiniz, aynı şey Zor Görev'in aksiyonlu havası için de geçerli. Açıkçası yazarken düşünüp düşünüp çok güldüğüm bir hikaye oldu Tımarhane Kaçkınları. İyi ki yazmışım. Umarım siz de "İyi ki okuyorum." diyor ve eğleniyorsunuzdur.
Yukarıdaki paragrafı üşenmeden okuduysanız helal olsun jşgmglbşrgvşf Onları yazmak içimden geldi. Şimdi bölüme geçebiliriz. Umarım beğenirsiniz.
Hadi0zaman gururla sunar.
Şu an altı kişi masada öylece birbirimize bakıyorduk. Tabii arada Cem ve Damla'nın birbirlerine olan kaçamak ve hülyalı bakışlarını yakalıyordum ama önemli bir iş için toplandığımız için sesimi çıkaramıyordum. Ulan Cem hani mantık ilişkisi falan diyordun, bu mu mantıklısı?
Caner: Arkadaşlar Hint dizisi mi çekiyoruz ya? Hayır yani hesapladım on dakikadır bakışıyoruz. Hadi tamam bunun iki dakikası çayı karıştırmakla geçti. O da Cem hariç herkes çayını iki dakika karıştırdı, hatta Kutay bir dakika fazla karıştırdı.
Kutay: Kanka siz çayı iki, bense üç şekerli içiyorum ya. O yüzden şeettim.
Nilay: Bu arada Damla, Cem çayı şekersiz içer ve çok sever, aklında bulunsun. Öyle aklıma geldi yani.
Demek ki o bakışları farkeden sadece ben değildim. Nilay Cem'e bakıp imalı imalı gülerken Cem ve Damla birbirlerine bakamıyorlardı bile.
Cem: Nilaycığım çay kafa mı yaptı?
Nilay: İçmedim ki daha.
Bu sefer gülen ben olurken Cem ikimizi de susturmaya çalışıyordu. Ne yapayım yani, yan yana gayet de yakışıyorlardı?
Kutay: Nilay'ın içine ben kaçtıysam demek.
Nilay ile karşılıklı dil çıkarmaya başladıklarında göz ucuyla Damla'ya baktım. Yani ben bu manzaradan sonra kalkıp gider diye düşünüyordum ama gülüyor bu kız? Anam taş yağacak başımıza, bu kızın böyle hareketleri var mıydı ya?
Çayımdan bir yudum alıp hepsine tek tek ciddiyetle baktım, tamam kabul ediyorum Caner'e bakmakla kalmayıp öpücük de attım. Iyy mıç mıç mı olduk biz şimdi? Tamam bu kadar ciddiyet yeter, başım falan döndü fazla ciddiyetten.
Maya: Bu kadar cıvıttığımız yeter. Asıl meseleye dönelim ve yılanın başını ezelim. Anlatmaya başla istersen Damla.
Bu konuyu bir önce konuşup bir an önce halletmeliydik. Ben Bade'nin kuyruğunu böyle bir konuda kıstırmışım hiç bırakır mıyım?
Damla: Olay basit aslında. İki sene boyunca torpil geçiliyordu Bade'ye biliyorsun, çünkü dayısı bizim okulun müdürüydü. Ama bu sene işler değişti tabii. İstediği gibi at koşturamayınca belge değiştirmeye falan başlamış. Okulun voleybol takımında olduğunu biliyorsunuz.
Caner: Atılmış ama geri gelmiş falan diyorlardı. İnkar etti.
Damla: Öyle diyenler haklıydı zaten. Bade aslında takımdan atılmıştı, gerek takımın huzurunu bozmaktan gerekse voleybol konusunda eskisi kadar iyi olmayışından. Ama tabii o bu durumu yediremedi, çünkü popülaritesini az çok bu sağlıyor artık. Herkesten bir şekilde soğuttu kendini. Ve takıma başka bir kızı aldılar, ismini hatırlamıyorum. Ama garip bir şekilde o belge meselesini bildiğimi öğrendiğinden beri okula gelmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE KAÇKINLARI(Lise)
Fiksi RemajaBebeklikten bu yana hiç ayrılmayan beş arkadaş, beş kafadar, beş deli. İçlerinde lisede duygularının farkına varan iki aşık, iki dengesiz. Hikayenşn geçtiği zamanda ise 11.sınıftalar. İkisi sayısalcı, ikisi eşit ağırlıkçı biri de dilci. Okulun baş b...