Felix'in tarif ettiği yeri zor olsa da bulmuştum. Girişte bir masada yemeğini almış beni bekliyordu.
"Bebeğim hadi yemeğini al da gel."
"Tamam Lixie." demiş ve yemeğimi almaya gitmiştim. Hayal gücü önemli insanlar oldukları için şirket çalışanlarının menüsü oldukça zengindi. Aç bir insanın hayal gücünün çok geniş olması, yaratıcı fikirler ortaya atması mümkün değildi. O yüzden açlığın olduğu yerde sanatsal çalışmadan bahsetmek pek mümkün değildi. Bunun en büyük örneği Afrika değil miydi zaten?
Neyse yemeğimi alırken gözüme çarpan Bay Bang, Bay Lee ve Bay Hwang ile şaşırmıştım. Burada yemek yiyorlardı. Aslında bu kadar zengin menüleri varken dışarıda yemeleri aptallık olurdu. Yemeğimi aldım ve Felix'in karşısına oturdum.
"Ne yaptın bebeğim işin belli oldu mu?"
"Evet" aklıma gelmesiyle yine üzülmüştüm.
"Nedir peki?"
"Öncelikle Bay Hwang burada onu gördün mü?"
"Ne hayır görmedim, Jisung nerde?" Felix'in sızlanması gözüme çok tatlı gelmişti.
"Oldukça uzak bir masada." Felix'in yüzü düşmüştü. "Neyse bakalım ilk bombayı patlatıyorum şirketin diğer ortağı üniversitedeki mimari tasarım hocası vardı ya"
"LEE MİNHO MU!?"
"Az daha bağır Felix ya belki duymayan kalmıştır. Adam buraya bakıyor ya off!"
"Üzgünüm Ji."
Felix yemekhanede kendine dönen gözler ile sesinin ne kadar çok çıktığını fark etmişti fakat çoktan herkes duymuştu. Buna Bay Lee de dahildi. Bir kum olsa kafamızı gömerdik ama maalesef olmadığı için bizde hiçbir şey olmamış gibi yemeğimize gömülmeyi tercih ettik.
"İşte diğer ortak o, şimdi diyeceğim diğer şey için aşırı tepki verme lütfen tamam mı?"
"Tamam."
"İşte ben Bay Lee'nin asistanıyım."
"NEEEEEE!"
"Of Felix ya boğ beni lütfen!"
"Bebeğim keşke bunları bana evde anlatsaydın, doyasıya tepki veremedim bak balon gibi şişeceğim."
"Bu tepki vermemiş halin mi?"
"Evet! Bu arada benim bir arkadaşımın büyükannesi var istersen ona gidelim onun kalp gözü açıkmış sana iki dua okusun tütsü yaksın. Ne dersin Sungie?"
"Ne alaka?"
"Bebeğim bu uğursuzluğun başka açıklaması yok!"
"Öyle deme ben şansız biri değilim bak bir şeyi kırk defa söylersen olurmuş derler, o yüzden bana ikide bir şansız deme, saydım zaten 28 oldu."
"Öyle mi?"
"Öyle tabi!"
"Neyse demem artık. Şimdi ne yapacaksın?"
"Ne yapacağım, çalışacağım Felix. Biliyorsun işi bırakamam, eve dönmek istemiyorum. Ama Bay Lee'nin asistanı olmakta istemiyorum. Felix ben bunları hak etmiyorum. Benim bu adama bir zararım olmadı ama sanki hayatımı zehir etmeye yeminli gibi."
"Niye öyle dedin bebeğim?"
"Benim dosyamı o almış ve beni işe alan da o!"
"Ciddi anlamda garip bir olay derdi ne ki? Bir sorsana belki söyler. Yani sanki üniversitede bile sana olan tavırları kasıtlı şeylerdi. Yani sana bakışları bile bir değişikti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Graduation Speech/Minsung
Fanfiction"Özellikle işsiz misiniz vizyonsuz musunuz yoksa beyinsiz misiniz diyerek gayet yüksek puanlarla mimarlık bölümünü kazanan bizleri her ders ezikleyen Minho hocaya asla teşekkür etmiyorum." "Son olarak gerekli gereksiz her şeye para harcayan ama bize...