Çantamı son kez kontrol ettim. Şirketin as takımı Jeju'ya gidiyorduk. Büyük bir proje vardı. Şirket bu projeyi istiyordu. Bu yüzden hep birlikte gidip yatırımcıyı ikna etmemiz gerekiyordu. İşe başladım başlayalı ilk defa birini ikna etmek ve işi kapmak için uğraştıklarını görüyordum. Demek ki iş gerçekten çok büyüktü.
Uçak saatimiz ve biletlerimiz şirket tarafından ayarlanmıştı. Jeju'ya gideceğimiz için tatil formatına girmiştim. Felix ve Hyunjin Hyung'un -evet artık hyung deme samimiyetine ulaşmıştık- beni almasıyla havaalanına gelmiştik. Bizden biraz sonra Bay Lee gelmişti.
O konuşmanın üzerinden iki hafta geçmişti. Geçtiğimiz hafta Japonya'ya gitmişti. Beni de götürür diye düşünmüştüm ama götürmemişti. Artık sabahları evine de gitmiyordum. Kendisi artık sabahları evine değil de direk işime gelmemi söylemişti. Başta şaşırsam da işime gelmişti. Kimse iki saat sabah uykusuna hayır demezdi. Yaptığım tasarımı beğenmişti ama hala içime sinmeyen bir şeyler olduğu için üzerinde uğraşıyordum. Bay Lee'ye göre bu iş kara listedeki ismimi temize çıkaracak böylece mimar olarak işe girebilecektim. Şu an çalıştığım şirkette mimar açığı yoktu. O yüzden bu şirkette işe girmem pek mümkün görünmüyordu.
Bay Lee ile ise hala mesafeliydik. İş dışında pek konuşmuyorduk, sanki aramızda hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorduk. Sadece aradaki yanlış anlamalar çözülmüş birbirimize olan öfkemiz dinmişti.
Benim için o gece hakkında beynimde hiçbir şey olmaması daha iyiydi. Bay Lee kadar güçlü değildim, hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım. Aklıma gelir kendi kendime utanırdım. Fakat Bay Lee gayet rahattı ve hayatına bakıyordu. Hatta onun adına şu görüştüğü kişiye bir kaç defa çiçek siparişi vermiştim. Bunu bana yaptırması hiç hoş değildi. Ne kadar olayı kendi aramızda konuşup halletsekte arada bir yaşanmışlık vardı. Hem de ne yaşanmışlık bir hafta zor yürümüştüm.
Of tanrım ne düşünüyorum ben, uçak yolculuğu bana hiç iyi gelmemişti. Üstelik hemen çaprazımda birebirine telefondan bir şeyler gösterip gülen hyunlix çifti varken hiç iyi gelmemişti. Hyunlix demişken aramızda tek sarışın Felix kalmıştı. Hyunjin hyung siyah bense kahverengi olmuştum.
Üzerimdeki ince triko hırkayı çıkardım arkama yaslanıp biraz gözlerimi dinlendirmeye karar verdim.
"Jisung hadi uyan artık uçak Seul'e geri dönecek kalk hadi! Jisung kalk!" diye diğer sesini kullanan Felix ile yerimden zıplamıştım.
"Ne oluyor ya ne bağırıyorsun!"
"Uçakta senden başka kimse kalmadı, herkes yeni bekliyor kalk hadi!"
Telaşla kalkmış Felix'in yardımı ile küçük bagaj çantamı almış hırkamı çantamın olduğu koluma almış bizi bekleyen patronların yanına mahcup bir şekilde gidiyordum.
"Romantizm her zaman verimsizlikten doğar."
Bay Bang'ın tişörtümdeki yazıyı okuması ile ona bakmıştım şimdi arabalara biniyorduk. Ben, Seungmin hyung, Bay Bang ve Bay Lee aynı arabaya binmiştik. Felix, Hyunjin hyung ise diğer arabaya binmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Graduation Speech/Minsung
Fanfiction"Özellikle işsiz misiniz vizyonsuz musunuz yoksa beyinsiz misiniz diyerek gayet yüksek puanlarla mimarlık bölümünü kazanan bizleri her ders ezikleyen Minho hocaya asla teşekkür etmiyorum." "Son olarak gerekli gereksiz her şeye para harcayan ama bize...