Çift Eşyaları

490 105 12
                                    

Minho hyung cheseecake ve kahve gelene kadar havuza girmeyi teklif etti. Ayağa kalkıp üzerindeki tişörtü çıkardı. Ben de ayağa kalktım üzerimdeki tişörtü çıkardım. Hyung bana döndü yanıma yaklaştı. Vücuduma bakınca biraz kendimi tuhaf hissettim.

"Tanrı aşkına belin kaç santim senin?"

"Bilmiyorum" iyice yanıma gelip şortun iplerini tuttu. İpleri biraz çekip güzelce bağladı.

"Sana anca XS olurmuş baksana ipleri bağlamasam belinden düşecek, hoş kalçaların tutar ama yine de risk almaya gerek yok. Sonuçta herkese açık bir alandayız."

"Şey belim biraz ince aslında eskiden çok daha çelimsiz bir vücudum vardı. Ayaklarım birleştirdiğimde omuzlarımla ayaklarım aynı genişlikteydi. Sonra gittim spor salonuna çalıştım hatta bir ara karın kaslarım ve kol kaslarım vardı."

"Belli hala izleri var."

"Çok salmıyorum arada çalışıyorum. Sen iyi çalışıyorsun Hyung?" Kol kasları, karın kasları ve üst bacakları acayip kaslıydı.

"Evet düzenli gittiğim spor salonu ve özel spor eğitmenim var. Spor yapmak vazgeçilmezim."

"Çok iyi" diyerek hyungu süzüp havuza doğru ilerlemiştim. Hyungun arkamdan geldiğini bilerek ağır ağır havuza ilerledim. Havuzun merdivenlerine tutunup yavaş yavaş alışmaya çalıştım. Henüz ben basamaklarda dizlerime kadar girmişken hyung çoktan havuza girmişti. Suyun içinde sağa sola giderek iyice ıslandı. Suya dalıp yüzmeye başladı. O suya dalmış yüzerken ben göğüslerime kadar suya girmiştim ve nefesim kesilmişti. Hava sıcak su oldukça ılışmıştı ama yine de göğsüme değen su beni titretmişti. Ben derin nefesler alırken hyung birden çıkıp tuttuğum demirlerden tutmuştu. Hyung ile burun buruna gelmiştik. O nefessizlikten derin derin nefes alırken ben suyun soğukluğundan derin derin nefes alıyordum ve şu an ikimizde birbirimizin nefesini soluyorduk. Öyle bir durumdaydık ki ne ben geri çekiliyordum ne de hyung geri çekiliyordu.  Gerçek dünyaya dönmeye çalışıyordum. Ben bu taş gibi adamla yatmıştım hem de ne yatmıştım aklımdan geçenler bunlardı ama ağzımdan çıkanlar "su soğukmuş" oldu.

"Birazcık soğuk hadi gel."

"Hyung çok derin mi?"

"Derin ama çok değil"

"Geri mi çıksam?"

"Elini bana ver Jisung!"

Minho hyunga güvenip elimi vermiştim ama beni birden  suyun içine çekince korkuyla hyungun boynuna sarıldım.  Hyung belime sarılmıştı "Şşş korkma ben seni tutuyorum" demişti. Geriye çekilmek istemişti ama ben hyungu bırakmak istememiştim, boynuna daha sıkı sarıldım.

"Hyung beni bırakma!"

"Tamam bırakmıyorum. Yalnız böyle sıkarsan ikimiz birden suyun dibini boylayacağız." kollarımı hafif gevşetmiştim.

Şu an tek vücut suyun içinde hafif hafif süzülüyorduk. Hyung nasıl yapıyor bilmiyorum ama bizi suyun içinde yavaşça ilerletiyordu.

"Ama böyle çok güzel oluyormuş"

"Kendini yormadan yüzmek mi bana sarılarak yüzmek mi?"

"İkisi de" açıkcası öyle çok flört ettiğimiz söylenemezdi ama hyunga bir kapı açmaya karar vermiştim, en azından ben öyle yapacaktım. Biliyorum hyung biri ile görüşüyordu ama Chan hyungla olan konuşması beni cesaretlendirmişti. Onlar sadece deneme ve birbirini tanıma kararı almıştı. Hyung bu konuda çok istekli görünmüyordu. Ya da ben öyle düşünmek istiyordum.

"O güzel beyninle hangi konuşmaları yapıyorsunuz beni de aranıza alın."

"Hyung çok mu belli ediyorum?"

Graduation Speech/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin