Erişteler bahane yakışıklılar şahane

462 111 15
                                    

Şimdiden işte üç hafta geçmişti. Bay Lee'nin bir iş seyahati olacaktı ama burada aldıkları bir proje yüzünden seyahati iki hafta daha ertelemişti. Tabi bu da benim işime gelmişti.

Üç hafta içinde çok bir şey olmamıştı. Yoğun bir tempo ile çalışıyordum. Birkaç defa şirketten çalışanlar içmeye davet etse bile gitmemiştim. Birincisi içki içmeye tövbe etmiştim. İkincisi sabahın köründe kalkıp bir sürü yol giderek kahvaltı hazırlıyordum. Eve geldiğimde yorgunluktan hemen uyurken bir yerlere girmek benim için ekstra bir külfetten başka bir şey değildi.

Bay Lee ise zaman zaman mimarlık bilgimi test edip bana bu konuda iş yıkmaya çalışsa da ona sürekli sadece asistan olduğumu hatırlatıyordum. Madem o kadar mimara ihtiyacı var, beni bir mimar olarak işe alabilirdi.

Günlerden cuma günüydü ve ben iş çıkışı son paramı otobüs kartıma yatırıp ailemi ziyarete gelmiştim. Bu hafta sonu burada kalmayı planlıyordum. Babamın üç çalışan aldığını bunlardan birinin bizim evde kaldığını öğrenmiştim. Açıkçası çok şaşırmıştım, babam insanlara güven konusunda aşırı tedbirli biriydi. Birini evinin içine alması beni gerçekten çok şaşırtmıştı. Biraz da babamın bu kadar güvenip eve aldığı kişiyi merak etmiyor değildim.

Otobüs yolculuğumu hesap kitapla bitirip nihayet restoranın önündeki durakta inmiştim. İçerisine baktığımda oldukça kalabalık görünüyordu. Üç haftada tadilat bitmişti ve restoran yıldız gibi parlıyordu. Umarım Bay Bang'ın şirketini batırmam resmen her şey benden sonra güzelleşiyordu.

"Hanji bebeğim neden orada dikiliyorsun gelsene artık," annemin coşkulu sesi gülümsetmişti.

"Annecim" diyerek kocaman sarıldım. Evden gidip kendi işimi yapacağım dediğim zaman beni en çok destekleyen kişiydi.

"Nasılsın anne, işler nasıl gidiyor?"

"İşler harika bebeğim restoran yıldız gibi parlıyor. Krediyi tahmin ettiğimizden önce bitirecek gibiyiz. Senin işler nasıl, yalnız yaşamak zor oluyor mu?"

"Biraz yoğun ama iyiyim anne. Ev hayatı iyi yemek konusunda usta olan anne babanın çocuğu olmanın avantajlarını yaşıyorum."

"Sevimdim bebeğim. Hadi gel içeri geçelim işten çıktın açsındır şimdi."

"Hem de nasıl?" annemle içeri geçmiştik, içerisi oldukça kalabalıktı. Personeller, evet personeller model gibiydi. Yuh annem ve babam bunları nerden bulmuştu.

"Çocuklar çok yoğun, işlerini bitirsinler seni tanıştırayım."

"Tamam anne. Bu arada babam nerede?"

"Erişte hazırlıyor."

"Tamam, ben de yardım edeyim."

"İşten geldin önce bir tabak etli erişte ye, babanın yeni tarifi harika bir şey."

"Tamam hanımefendi siz nasıl isterseniz öyle yapalım."

"Şapşal seni" diyerek yüzünde kocaman gülümseme ile içeri gitmişti. Beni özlediklerinin farkındaydım, ben de onları çok özlüyordum. Annem kocaman üzerinde buharları tüten erişte kasesi ile geldi.

"Ye bakalım bebeğim tadını beğenecek misin?" Görüntüsü efsane olan eriştenin tanında baktığımda resmen büyülenmiştim. İlk başta yakışıklı çalışanlardan dolayı buranın bu kadar kalabalık olduğunu düşünsem de fikrim anında değişmişti.

"Anne bu efsane bir şey!"

"Değil mi? Jeongin ile babanın keşfi"

"Jeongin?"

Graduation Speech/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin