Farklı hissediyordum. Minho'yu tanımak bana farklı duygular yaşatıyordu. Bu sabah Minho'yu ne kadar beğendiğini fark etmiştim.
Kahvaltı masasına oturduğumda en geç kalan kişilerin, ben ve Minho hyung olduğunu görmek beni güldürmüştü.
"Akşam birden herkes dağıldı, barda bizim ekipten kimse kalmamıştı?"
"Büyük ihtimalle herkes birbirini kaybetti. Haliyle herkes birbirini aramak yerine odasına çekildi, ben şahsen öyle yaptım."
Seungmin hyung, Chan hyunga hepimizin yerine cevap vermişti. Açıkçası Minho hyungla giderken kimseye bakmak aklıma gelmemişti.
"Dün gece nereye kayboldun?" Diye fısıldadı Felix.
"Asıl sana sormalı Lexie, nereye gittiniz? Sen de, hyunjin hyungta yoktunuz?"
"Şey biraz dolaştık yani barda takılmak istemedik bizde turistlerle takıldığı mekanlara gittik, bak hatta yüzük aldık." Elindeki iki tane farklı renk olan yüzüğü gösterdi. "Hatta birlikte fotoğrafımızı çektim."
"Çok hoş değil mi?"
"Lixiem bunlar çok güzel" kafamı kaldırıp Felix'e baktığımda gözlerinin içi parlıyordu. Beni asıl mutlu eden bu parlaklığın karşılıklı olmasıydı. İkisi adına çok mutluydum. Hala Hyunjin hyungun yolu uzundu ama o bu yolu zevk alarak yürüyordu.
"Hyunjin hyung aldı, içim içime sığmıyor. Hanji çok mutluyum."
"Ben de senin adına çok mutluyum bebeğim. Ee durumlar ne anlat bakalım."
"Şey zaten biliyorsun evinde kalmaya başladığımdan bu yana oldukça yakınlaştık yani birbirimizi tanıyoruz. Ben onun kitaplığında takılıyorum, bazen o çizim yaparken ona kahve ve browni götürüyorum. Öyle işte..."
"Başka başka?"
"Yani o da ben mutfakta uğraşırken ya da tasarım yaparken beni izliyor. İşte nasıl desem ufak tefek temaslarımız var. Dün el ele gezdik güya çok kalabalık seni kaybetmeyeyim bahanesini sunarak tuttu elimi ama işin komik tarafı kalabalık değildi."
"Neyi bekliyorsunuz adım atmak için?"
"Onun adım atmasını bekliyorum bebeğim. Neticede playboy gibi gezen oydu iyice güvenimi kazanıp öyle adım atmalı."
"Yani iyice pişmesi gerek tabi ki. Yalnız pişerken alev almayın birden!"
"Ay bazen bir sıcak oluyor her yer ama işte serinletiyorum kendimi." Felix'in söylediği şeye birden kahkaha atmıştım. Tüm gözler bana dönene kadar sesimin yüksekliğinin farkına vardım.
"Ah affedersiniz." dedim ve kahvaltıma devam ettim. Arada Felix ile birbirimize bakıp gülüyorduk. Minho ve Hyunjin'in bütün dikkati bizde olduğu için konuşamıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Graduation Speech/Minsung
Fanfiction"Özellikle işsiz misiniz vizyonsuz musunuz yoksa beyinsiz misiniz diyerek gayet yüksek puanlarla mimarlık bölümünü kazanan bizleri her ders ezikleyen Minho hocaya asla teşekkür etmiyorum." "Son olarak gerekli gereksiz her şeye para harcayan ama bize...