Medya: pars
"Ben Elçinden başkasına kızım diyemem ki zaten!" Kenenin sesi doldu kulaklarıma. Ben neredeydim? Owww. Ben en son kafamı yarmıştım! Şuanda da büyük ihtimalle hastanedeydim ve benim uyuduğumu düşünüyorlardı.
Gözlerimi hafifçe araladım ve etrafıma baktım. Odada sadece Eren, Eray ve Kenan vardı. Eren, koltuğa oturmuş kafasını elleri arasına almıştı. Eray, duvaya yaslanmış saçı başı dağılmış bir hâlde duruyordu. Kenan, telefonla konuşuyor ve odada drift atıyordu.
"O kızı gerçekten kızım gibi görsem onu yedi yıl önce alırdım. Sende biliyorsun!"
"Biraz daha zaman ver! Daha ona baba demeyi bile başarttırmadım. Güvenini kazanınca kızı sana vereceğim." Bu ne saçmalıyordu böyle!
"Evet hergün o ilaçlardan koyuyorum. Etki etmeye başlamış olmalı."
Ne! Bana ilaç mı veriyordu? Neyle veriyordu? Yemeğinde mi vardı! Yada içtiğim suda?! Nasıl yani bu adam ne saçmalıyordu!? Ve kızı sana vereceğim diyordu! Beni kime verecekti!?
Kenan telefonu kapattı ve oğullarına döndü. "Zamanımız az kaldı! İçinizden birisi şu lanet olsıcanın güvenini kazansın!" Diye inletti odayı.
Erenin yanına gitti ve koltuğa oturdu. Ardından odaya doktor geldi. "Hastamız uyandı mı?" Dedi. "Maalesef hâlâ uyanmadı." Dedi Kenan. Doktor birisine seslendi. Odaya genç bir kız girdi ve serumu kontrol etti. Daha sonrasında serumun bittiğini anlayıp aldı ve gitti. Ama bu sırada kız kenana göz kırpmıştı. Neden ki? Yoksa merveyi aldatıyor mu? Tabii kızda parası için onla! Yada kız aslında hemşire değil ve o serumun içinde de Kenanın dediği ilaçlardan var. Nedense ilk seçenek daha makul geldi.
Artık uyanma vaktimin geldiğini düşünüp olduğum yerde kıpırdandım. Acaba kız serumu nereye götürmüştü?
"Kızım? İyi misin?" Gözlerim yuvasından çıkana kadar bu cümleye göz devirebilirdim ama kendimi tuttum. Çok yapmacıksın KENAN KARAN.
Kafamı salladım ve yavaşça doğrulup odayı daha iyi inceledim. Doktor vardı, birde daha yenide odada olan kişiler. Hepsi hâlâ aynı vaziyette duruyordu.
"İyi misin Alyacım?" Diyen doktora gülümsedim. Aslında bu kadar fazla erkek olması beni germişti. Hele ki daha yeni duyduklarımdan sonra!
"Evet." Dedim.
"Peki. Herhangi bir ağrın yok yani?" Herhangi bir ağrım yoktu. Sadece başım sızlıyordu buda normaldi yani! Bı zahmet sızlasın!
"Başım ağrıyo biraz."
"Peki. Kan sonuçlarına baktım. Gayet sağlıklısın! Taburcu olmanda bir sorun yok gibi ama yinede seni muayene etmesi için bir hemşire göndereceğim." Dedi ve odadan çıktı.
Odada sessizlik hâkimdi. Kimse konuşmuyordu. O sırada telefon zil sesim odayı doldurdu. Eren cebinden telefonu çıkarttı ve sıktığı dişlerinin arasından 'pars' dedi. Telefonu bana uzattı. Hızlı bir hareketle telefonu aldım ve açtım.
"Alya! Neredesin sen!? Ne kadar çok aradım, konağa geldim!? Nereye gittin? İyi misin!?"
"İyiyim." Dedim ve öksürdüm. Kalbim acımıştı.
"İyi olduğuna emin misin?"
"Hıhı."
"Neredesin?"
"Hastane-"
"Hastanede ne işin var!? Bir şey mi oldu sana!? Hangi hastane isim ver geliyorum." Telefonu kulağımdan ayırdım ve Erene baktım. Oda zaten kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA İZİ (DÜZENLENECEK)
Teen FictionYüzünüzde kocaman bir yaranız olsa ve herkes size tiksinir gözlerle baksa nasıl hissedersiniz ? Ben hiçbir şey hissetmiyorum... çünkü bu bakışlara çok küçük yaşta alışmak zorunda kaldım... Bu hikâye yarışçı bir kız ve yıllar sonra tanıştığı ailesini...