4

219 26 29
                                    

"Yürü."

"Gelmiyorum ben hiçbiryere işinizi falan da istemiyorum."

Kadın beni baştan aşağı süzdü. Buradaki çalışanları birilerini süzüp, küçümseyici bakışlar atmayınca işe almıyorlardı galiba.

"ÖLMEK İSTEMİYORSAN DÜŞ ÖNÜME."

Tamam sanırım bir tık korkmuştum ama ben de Lalisa'ysam kolay kolay pes etmezdim.

5 dakika sonra

Beni heryere götürdükleri gibi yine bir yerlere götüren o iki kadının arasında yine ve yine bir yerlere çekeleniyordum. Çareyi kendimi yere bırakmakta buldum, en azından daha çok zorlamış olurdum.

"Bırakın beni artık yeter."

"Kes sesini, konuşma."

"Size dava açacağım duydunuz mu? SİZE BİR SÜRÜ DAVA AÇACAĞIM."

Beni duymuyorlardı, Tanrım beni ne zaman duydular ki?

Yine hiç bilmediğim bir kapının önünde duruyordum. Kızlardan biri bir eliyle omzumu tutarken öbür eliyle kapıya iki kez vurdu.

"Gir." O sert sesini kargalar yesin. Bu adam kimdi bilmiyorum ama burdaki tüm insanların bana karşı kötü tavrı belli ki bu adam yüzündendi. Herkes ondan korkuyordu ve sadece ona saygı gösteriyordu.

İçeri girdim ve her zaman yaptığım gibi etrafı incelemeye başladım.

Siyah ve gri tonlarında dekore edilmiş bir odaydı. Çok lüks duruyordu. Masasında çok rahat bir şekilde oturan ve yüzüme cinayet işlemişim gibi bakan o adama kaydı bakışlarım.

"Evet anlat seni dinliyorum." Dedi ellerini önünde birleştirerek.

"Ne anlatmamı istiyorsunuz tam olarak? Ona göre şey yapiyım."

"Dalga mı geçiyorsun sen benimle?"

Bu nereden çıkmıştı şimdi sadece insan gibi bir soru sormuştum.

"Benden tam olarak ne istiyorsunuz beyfendi gerçekten anlamıyorum."

Bir süre anlamaya çalışır gibi gözlerime baktı.

Bir anda olduğum yerde sıçradım çünkü bir elini masaya vurarak "KİME ÇALIŞIYORSUN?" diye sordu.

Kimseye çalışmıyordum ki buraya sadece bir garsonluk için gelmiştim sadece ya sadece.

Gelmez olaydım.

"Kimseye çalışmıyorum ben iş ilanı gördüm bu yüzden buraya geldim ama sabahtan beri kimse beni dinlemiyor."

Yerinde oturan adam ayağa kalkarak üstüme yürümeye başladı. Yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı.

Aramızda bir adım bile kalmadığında baştan aşağı beni süzüp küçümseyici bir bakış attı. Çalışanlarının kime çektiğini anlamıştım.

Ellerini omzumun üstünden geçirdi.
Bir adım geri attım ama kolumdan tutarak durdurdu. Kolumu öyle sert sıkıyordu ki çürüdüğünden emindim.

Elini geri çektiğinde boynumdaki kolyeyi ellerinin arasında görünce derin bir nefes aldım.

Sadece kolyeni çıkardı Lisa sakin ol!

"Bunun ne olduğunu biliyor musun?"

"Evet bir kolye."

Kafasını hayır anlamında iki yana salladı.

"Bu sadece bir kolye değil. Bu benim aylardır üzerinde çalıştığım defilemin ana parçası. Dünyada başka bir eşi olmayan bir mücevher. Defilemin ana mankeninin boynunda olması gereken mücevher. Fakar senin boynunda. İşe bak ki sen benim defilemin ana mankeni değilsin. Peki ne işi var bu müvevherin senin boynunda?"

Amour | TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin