13

190 21 8
                                    

Ben sıradan denilebilecek bir hayata sahip olan, ama sürekli de başıma bela açan bir kızdım. Bu belaların en büyüğü olan Kim Çok Haşmetli Bay Taehyung'la tanışmış, onun kara listesinde bir numaraya yerleştiğimi düşünüyordum. Şirkette peşinden koşturuyor, evde karısı rolünü oynayarak zorlanmam onun hoşuna gidiyordu. Ancak hayat o kadar garipti ki benden nefret ettiğini düşündüğüm o adamla şuan yemek yapıyordum.

Ama bugün birde yetmezmiş gibi aslında bana nefret yerine sevgi beslediğini öğrenmiştim. Ne kadar inanmak istesemde içimde bir yerlerde hala şüphe olduğundan güvenemiyordum. Çünkü bana en son iyi davrandığında başıma gelenleri zaten biliyorsunuz.

"Nereye daldın gittin yine yoksa yemekten sonra yapacaklarımızı mı düşünüyorsun?"

Elimde kesmek için tuttuğun salatayı gözüne sokmak ister gibi kaldırdım.

"Bununla ne kadar benzediğinizi düşünüyordum." Dudaklarından bir kahkaha koptuğunda gözlerim gülüşüne takıldı. Bu kadar güzel gülmek kesinlikle yasaklanmalıydı.

"Hadi ama ben bu aralar gayet romantik bir erkeğim." Evet öyleydi ve bu bana çok yabancı geliyordu.

"Sorunda bu zaten gerçek seni uzaylılar kaçırmış olmalı."

Bana bakmadan soğanları doğrarken gözlerinden düşen yaşları silmekle meşguldü.

"Söyle o uzaylılara ben bu kadar duygusal bir herif değildim gerçek beni geri göndersinler."

İşte şu anda karşımda küçük bir çocuktan farkı yoktu. Neden bu kadar tatlıydı ki?

Yemek yaparken zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamamıştık. Taehyung her işi ciddiye aldığı gibi bunuda ciddiye almış ve restorandaymışız gibi hissettiren bir sofra kurmuştu. Ancak bu kez yüzünde sadece ciddiyet görmüyordum aynı zamanda sevgisini de katmıştı. Bunu yüzüne yerleşen o huzurlu tebessümünden anlayabilirdiniz.

Yetmezmiş gibi üstüne bir de sandalyemi çekmiş kibar bir doksanlar beyefendisi gibi davranıyordu. Galiba cidden dedesine özeniyordu.

"Buyrun hanımefendi."

"İğrenç varlık? Ezik şey? Aciz kadın?" Bana ettiği bu hitap şekilleri aklıma gelmiş bunu ona da hatırlatmak istemiştim. Çünkü ne tepki vereceğini merak ederek gözlerine bakmıştım.

"Sizin gibi mükemmel bir kadının ağzına bu tür kelimeler yakışmıyor leydim."

Dudaklarımdan dökülen kahkaya engel olamadım. Bu adam gerçekten iki yüzlüydü.

Kendi köşesine geçip oturduğunda yemeğimizi afiyetle yemiştik. Kendimize şarap doldurup, bahçeye çıkmış; gölü izliyorduk.

"Taehyung sana bir şey sorabilir miyim?"

"Sor."

"Bana ne zaman aşık oldun?"

Dudaklarında bir gülümseme belirdiğinde bana dönüp gözlerimin en derinine baktı.

"Ne zaman oldum bilmiyorum ancak her geçen gün sana yavaş yavaş kapıldım. Önce hayatını öğrendim ve sana karşı olan nefretim şefkata dönüştü. En başında bu hissi sevmemiş bunun sadece sana karşı bir acıma duygusu olduğunu düşünmüştüm ama zamanla sana aslında hayran olduğumu gördüm."

"Ve galiba sana aşık olduğumu anladığım ilk an kıskançlık duygusuydu. Ben daha önce kimseyi kıskanmamıştım Lalisa."

Yanaklarım utançtan kızarırken hala bu adamın Taehyung olup olmadığını sorguluyordu içim. Peki ben ona karşı ne hissediyordum? Aşk mı? İyi de ben bu duygunun ne demek olduğunu bile bilmiyordum ki. Daha önce ne sevgilim olmuştu ne de aşk yaşadığım bir insan.
Ben sevmeyi elbette biliyordum ama aşk neydi bilmiyordum.

Amour | TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin