"Apologies can change nothing. Gone is gone and never will come back."
Tek istediğim, nadiren iyi hissettiğim yerlerden biri olan küçük kütüphanemde yalnız vakit geçirebilmekti. Fakat arkamdan gelen adamla, bunu yapabilmemin mümkün olmadığını anlamıştım.
Yine de bir şey demeyip üstünde duran kitabımı okumaya devam etmek üzere küçük masama ilerledim.
"Vay canına, bütün bu kitapları okudun mu?"
"Hayır ama nihai amacım bu."
"Hedefine ulaşmana kaç kitap kaldı?" diye sorduğunda gözlerimi kısarak düşündüm. Hiç kaç tane kitabım olduğunu saymamıştım ki...
"Bilmiyorum."
Masanın üzerinde duran kitabı elime alıp kaldığım sayfasından devam etmeye başladım. Bu sırada o da yanımda duran tekli koltuğa oturmuştu.
Birden tekerlekli sandalyemin kenarlarından tutarak kendine çevirdiğinde kaşlarımı çattım. "Amacın ne senin?"
Dizlerim dizlerine temas ederken bu yetmiyomuş gibi dizim iki bacağının arasına girecek şekilde beni kendisine çekmişti.
Sonra da elimdeki kitabı alıp incelemeye başladı. Bunları yapmaya gerek duymadan da, kitabımı centilmence isteyebilirdi?
"Yeşil yol..."
"Okuman yazman varmış tebrikler."
Gözlerini kısarak bana bakıp, "Sen az önce bana cahil muamelesi mi yaptın?" diye sorduğunda kollarımı önümde birleştirip geriye yaslandım ve hızlıca kafamı iki yana salladım.
Kitabımı geri verip, "Devam edebilirsin." dediğinde, 'emrin olur paşam.' dememek için kendimi zor tutmuştum. Neden onun emrinde birisiymişim gibi davranıyordu bana?
Kitabımı aldıktan sonra sandalyemi geriye doğru hareket ettireceğim esnada tekerleklerinden tutup engel olmuştu. "Derdin ne?"
"Hiç."
"O zaman bırak beni."
"Bırakamam."
"Neden?"
Birden bana yaklaşıp yüzünü boynuma doğru eğdiği zaman, "Tamam!" diye bağırdım panikle. "Burada duracağım, yeter ki kes şunu."
Yüzündeki sinir bozucu zafer gülümsemesi eşliğinde geriye yaslanarak kitabımı işaret edip, "Okumaya devam et." dedi.
Bıkkınca bir nefes verip kaldığım sayfayı buldum.
Okumaya çalışıyordum ama olmuyordu çünkü dik dik beni izleyen birisi vardı karşımda. Bir türlü odaklanamıyordum, sonunda dayanamayıp kitabımı kasaya bıraktım.
"Sorun ne?"
"Hiç, sadece bu kitabı defalarca bitirdim."
"Öyle mi? Çok seviyor olmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PETRİCHOR ~Bucky Barnes
Fiksi PenggemarSmut warning⚠️ Petrichor: yağmur sonrası toprak kokusu Winter soldier yüzünden hem babasını, hem bacaklarını kaybeden Hera, vicdanından kurtulamayan Bucky Barnes'tan yalnızca onu rahat bırakmasını istiyordu.