Smut warning⚠️
Petrichor: yağmur sonrası toprak kokusu
Winter soldier yüzünden hem babasını, hem bacaklarını kaybeden Hera, vicdanından kurtulamayan Bucky Barnes'tan yalnızca onu rahat bırakmasını istiyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"İt's hard to turn the page even when you know there might be good things in the next chapters... "
Ânın tuhaflığından dolayı o an yapmak istemedim ama sanki ellerim benden bağımsız hareket ediyordu. Tam tekrar hareketime devam edeceğim esnada birden kalkmıştı.
Bana eğilip bir elini dizlerimin altından geçirince onu durdurmaya çalıştım, "James, yaralısın." dedim ama kime diyordum ki?
Beni kucağına alıp, boğukça inlediğinde telaşla suratına baktım. "Beni düşürürsen," dedim ve bir tehdit aramaya başladım. Bulamayınca da kafamı yenilgiyle iki yana sallamıştım. "Düşürme sadece."
Acıyla kasılan yüzüne rağmen gülmüştü. "Ben de bir an beni düşündüğünü sanmıştım."
Beni yatağıma dikkatlice bıraktığında, "Seni tanrı düşünsün, benim neyime?" diye homurdanmıştım.
Anlamadığım bir şeyler mırıldanıp birden bacaklarımı uzatıp kafasını kucağıma koyduğunda şaşkınlıkla ona bakmıştım. "Burada devam etmeni istedim."
Oldu olacak gel koynuna al, düşüncesiz adam!
Tekrar elimi saçlarından geçirip diğerini alnına yasladığımda kapanmak üzere olan gözlerini açık tutmaya çalışıp bana bakmıştı.
"Nasıl yapıyorsun bunu?"
"Neyi?" diye sordum gülümserken, anlamazdan gelmeye çalışarak.
"Sende özel bir şeyler var."
İç çektim. Nedense birden anlatmak istemiştim canımı yakacak olsa da.
"Babam," dedim ve hüzünle gülümsedim. "Babam bana küçükken bazı insanların ruhunda taşıdığı özel şeyler olduğunu söylemişti."
Gözlerini kısarak bir süre düşündü. "Baban sana masal anlatmış olmalı derdim ama şu an tam olarak hissettiğim için bu konuda çenemi kapatacağım." dediğinde nedensizce gülmüştüm. Çok şapşal görünüyordu. "Yani, senin ruhunda iyileştirebilme gücü mü var?"
Bilmiyorum dercesine dudak büzdüm. "Babamın annesinde de varmış ve büyük babam, babama her kötü davrandığında büyük annem onu bu şekilde iyileştirirmiş."
"Demek ki, genetik bir şey."
Hiçbir halt bilmediğim için sessiz kalmayı seçtim. Küçüklüğümden beri vardı bu, bazen babam eve yorgun geldiğinde kafasını küçük bacaklarıma yatırmasını sağlar tıpkı şu an yaptığım gibi ruhunun hafiflemesini, rahatlamasını sağlardım.
O zamanlar bir iç güdü gibi bir şeydi çünkü ne olduğunu bilmeden hep aynı şeyi yapıyordum. Sonrasında babam açıklamıştı bana.
Hüzünlü bir tebessümle girdiğim anı tünelinden onun sesiyle sıyrılmıştım.