Ertesi gün olduğunda Jungkook yine hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başlamıştı.
Ve bu Jimin'in sinirini fena halde bozuyordu.Ona yeniden içkisini hazırladığında yanında Bam olduğu için kendisi götürmeye karar verdi.
Vip alana girip koltuklara bakınırken Bam ile başbaşa oturan Jungkook'u görünce oraya doğru ilerledi ve tepsideki içeceği adamın önüne sessizce bıraktı.
Jungkook çocuğun asık suratını süzerken Jimin ona bakmak yerine Bam'a bakmayı tercih etmişti.
Onu fark eden köpek hızlıca oturduğu yerden kalkıp havladı ve sarışının ayak ucuna geldiğinde patilerini ayakkabılarının üstüne koyup başını dizlerine sürtmeye başladı.
Bu hareketle birlikte kocaman gülümseyen Jimin eğilip boştaki eliyle köpeğin başını okşadı ve "Özledim seni Bam." diye mırıldandı.
İsmini Jimin'in ağzından duyan köpek heyecanla çocuğun etrafında bir tur döndü ve kuyruğunu sallayarak önünde durup dilini dışarı çıkardı.
"O da seni özlemiş." Jungkook'un sert sesini duyduğunda saniyelik olarak bakışlarını ona çevirip göz göze geldi ama ardından hızlıca geri çekti.
Kırgın hissediyordu ama hissetmeye hakkı var mıydı ona bile emin değildi.
İlk defa bir erkekten, hatta adamdan, etkilendiği bir gerçekti. Kendisi için yeni olan daha önce tanıklık etmediği bu duygu karşısında bazen ne yapacağını bilmese bile kalbinin onu yönlendirmesine izin veriyordu.
"Bu suratının hali ne?" Jungkook merak ettiği için sorma kararı aldığında Jimin onu cevaplamak yerine Bam'ı sevmeye devam etti.
"Sana soru sordum."
"Ne varmış suratımda?" Jimin kaşlarını çatarak adama döndü ve sinirli bir bakış attı.
"Bence sen ne olduğunu gayet iyi biliyorsun." Jungkook viskiden uzun bir yudum alıp bardağı elinde tutarken konuştuğunda Jimin onun söylediği şeye güldü. "Bence sizde sebebinin ne olduğunu gayet iyi biliyorsunuz."
"Yoo, bilmiyorum."
"İyi. Böyle devam edelim o zaman." Jimin Bam'ın tüylerini son kez okşadıktan sonra doğruldu ve arkasını dönerek merdivenlere ilerledi.
"Jimin!" Arkasından gelen bağırışı duyduğunda dönmeyi düşünmese bile onu sinirlendirip gıcık haliyle uğraşmak istemediği için kafasını çevirdi.
"Gel buraya." Jungkook eliyle yanını gösterdiğinde şok olmuş bir ifadeyle baktı Jimin.
Suratındaki şaşkınlığı gizlemeye çalışarak adamın yanına ulaştı ve arada mesafe bırakarak yavaşça oturdu. Hala elinde olan tepsiyi ise masanın üstüne bıraktı.
"Sorun ne?"
Jungkook sakince sorduğunda derin bir nefes alan çocuk aynı şekilde sakince cevapladı onu. "Bir gün yakın davranırken ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsunuz. Madem böyle yapacaksınız en başından yakınlaşmayın, kafamı karıştırıyorsunuz."
Jimin'in söylediklerini sessizce dinleyen adam başını salladı. "Benimle yakın olman senin için zararlı. Bunun en küçük göstergesi dün gece benim hakkımda bilgi almak için senin yanına gelen Ji-yong."
"Ne alakası var? Lee-hun'un yanına da gitti. Ona da aynı şeyi teklif etti." Jimin anlamaz bir şekilde baktığında güldü Jungkook. "Aynı şeyi teklif etmedi. Senin öyle sanması istedi. Benimde."
"Anlamadım? Nereden emin olabilirsiniz buna?"
"Barlarınızda konuşulan her şeye erişebilirim Jimin." Jungkook'un cevabı üzerine gözlerini kocaman açan çocuk "Korkunç." diye mırıldandı. "Özel hayata saygı diye bir şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red [Askıda]
FanfictionJimin tam yakınına girmişken "Yaklaşma." dedi Jungkook, ona bakmadan. "Yanarsın." jjk+pjm