.
.
.
Çantasını koluna takmış bir vaziyette okuldan çıkan çocuk hızlı adımlarla metro durağına doğru yürüdü.
Bugün fazladan ders koydukları için okuldan geç çıkmıştı ve şansına iş yerinden 'saat 6'da burada olun' mesajı gelmişti.
Saatin altı olmasına yarım saat vardı ve Jimin'in okul ile iş yeri arası yarım saatten biraz fazlaydı.
Bu yüzden koşar adımlarla yürüyordu. Zaten dünkü olaydan sonra yeterince göze batmıştı bir de şimdi geç kalırsa çok kötü olurdu.
Az kalsın metroyu kaçıracakken günün ilk şanslı dakikasını yaşayarak kendini son anda içeri atmıştı.
Sıkıntılı yolculuk sona erdiğinde kalabalıkla birlikte metrodan indi ve tabiri caizse koşarak iş yerine doğru ilerledi.
Barın önüne geldiğinde nefes nefese bir halde çantasına tutundu ve uçusan saçlarını düzelterek içeri girdi.
Boş barın içinde hazırlık yapanlara gözü çarparken orta kısımda garsonları ve barmenleri hizaya çeken müdürü gördü.
Kalbi boğazında atarken oraya doğru yaklaştı ve barmenlerin yanına ilerledi. Herkesin gözü onun üstündeydi ama umursamamaya çalışıyordu.
Fakat müdürün radarına çoktan girmişti.
"Vay vay vay, Jimin bey de teşrif edebilmiş. Kusura bakmayın erken çağırdık sizi de." Alayla konuşup sarışının yanına doğru yaklaştığında Jimin bir şey söylemedi. Çantasının kolunu sıkıca tutmaya başladı. Müdürün suratını fena halde dağıtmak istiyordu.
"Yaptığın rezillikler yetmiyormuş gibi bir de geç mi geliyorsun lan!"
Öyle bir bağırmıştı ki normalde ondan korkmayan çocuk yerinde sıçramıştı istemsizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red [Askıda]
أدب الهواةJimin tam yakınına girmişken "Yaklaşma." dedi Jungkook, ona bakmadan. "Yanarsın." jjk+pjm