23- Sen ne dersen o

1.3K 158 173
                                    

Hoseok'un evine geldiklerinde Jungkook arabayı bahçeye park edip motoru söndürmüştü. O sırada Jimin eğilip ayakkabılarını eline aldı ve Jungkook'a bakarak "Hiç giyesim yok çıplak ayak girsem n'olur?" diye sordu tatlı bir şekilde.

Jungkook cevap vermeden kemerini çözüp aşağı indi ve arabanın önünden dolanıp Jimin'in kapısını açtı. İçeri eğilip kollarını çocuğun beline doladıktan sonra "Gel kucağıma." dedi nazik bir ses tonuyla.

Jimin gülümseyerek onun dediğini yaptı ve ayakkabılarını arabanın içine bırakıp kollarını adamın boynuna doladığı gibi bedenini yaklaştırıp kendisini kucaklamasına izin verdi.

Jungkook kucağında tuttuğu bedeni yavaşça zıplatıp sabitledikten sonra arabanın kapısını ayağıyla kapattı ve evin kapısına doğru ilerledi.

Bahçedeki kısa yürüyüşün ardından açık olan kapıdan içeri girdi ve ezbere bildiği yolu yürüyüp geniş salondan içeri girdi. Herkes kendi halinde koltuklara yayılmış bir halde oturuyordu. Jungheon kafasını Taehyung'un omzuna yaslamış bir halde gözlerini kapatmıştı.

Jungkook onların arasındaki yakınlaşmayı fark ettiği için çatık kaşlarıyla birlikte, kucağındaki çocuğu indirmeden karşılarındaki koltuğa oturdu.

"Evet, şimdi hepinize birer tane daha soju getiriyorum." Hoseok ayağa kalkıp kapıya doğru ilerlerken Jungkook ona dönüp "Jimin'e getirme." dedi.

"Ben içeceğim! Getir." Kafasını kaldırıp Jungkook'a bakan çocuk kaşlarını çattığında "Çok içtin. Yeter bu kadar." dedi uyarıcı bir tonda. O sırada Hoseok çoktan mutfağa gitmişti.

"Azıcık daha içeyim. Bir şey olmaz."

"Miden bulanır bak. Hızlı gidiyorsun zaten." Jungkook'un uyarılarını dinlemekte ısrarcı olan genç Hoseok biraları getirdiği anda elini uzatıp almıştı bile.

Jungkook'un kucağından kalkmadan nispet yapar gibi ona bakarak kafasına dikti hızlıca.

Jungkook kafasını iki yana sallamakla yetinip bir şey demeden bakışlarını kardeşinin üzerine dikti. Gülerek Taehyun'a bir şeyler anlatıyor ve o gülünce dudaklarını izliyordu.

"Jungheon." diye seslendi ciddi bir şekilde. "Sende çok içtin, geç yat hadi."

Bir anda suratı ciddileşen çocuk mırıldanarak "Uykum yok ki." dedi.

"Uykun var mı diye sormadım?" Jungkook benimle inatlaşma der gibi sinirli bir şekilde baktığında Jungheon omuz silkti ve yeniden Taehyung'a döndü.

O sırada telefonu çaldığı için dikkati dağılmıştı Jungkook'un.

Jimin'i yerinden yavaşça kıpırdatıp telefonu cebinden çıkardı ve açmadan önce belinden tuttuğu çocuğu eski yerine çekti.

Elinde tuttuğu telefonun ekranında kayıtlı olmayan tanıdık numarayı görünce sinirli bir iç çekti ve açarak kulağına götürdü. O sırada Jimin kaşlarını çatarak ona yaklaştı. Karısı olduğunu düşündüğü için dinlemek istiyordu.

Jungkook ona engel olmadan yanağına kadar yapışmasına izin verirken "Efendim?" diye cevapladı telefonu.

"Jungheon'u aradım kaç kez. Senin yanına geleceğini söyledi. Hala seninle mi?" Telaşlı bir kadın sesiydi.

"Evet." Jungkook'un, sesindeki soğukluk ve ciddiyet tüylerini diken diken etmişti Jimin'in.

"Seninle mi kalacak?"

"Evet."

"Tamam o zaman. Dikkat edin kendinize. Öpüyorum ikinizide."

Telefonu kulağından uzaklaştırıp daha fazla konuşmadan annesinin suratına kapattı Jungkook.

red [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin