7

438 53 27
                                    

Bakışlarındaki ışık kaybolmuş, soğuk bir ifade ile dümdüz bakıyordu İsagi.
"Bitti mi?"
"Aslında hayır"
"O zaman kötü oldu senin için çünkü ben gidiyorum"

Tek hamle ile arkasını dönüp ellerini cebine atarak koridorun solundaki asansöre doğru ilerledi.

"Bizim takıma gel. En güçlü takımda olmak işine yarar değil mi? Hem merak etme takımdan herkes kabul edecektir"
"Konuşma süremiz çoktan bitti. Böyle saçma konulara vakit ayıracak kadar işsiz olduğumu sanmıyorum"
"Neler yapabileceğimi bilmiyorsun değil mi?"
"Senden korktuğumu falan düşündün herhalde. Elinden geleni ardına koyma"

Kaiser dilini şaklatarak bir adım öne gelmiş ve İsagi ile arasında olan mesafeyi büyük bir ölçüde kapatmıştı

"Sana değil. Takım arkadaşlarına"
"Dedim ya. Elinden geleni ardına koyma"
"Bu kelimelerinle çok büyük risk alıyorsun, farkında değilsin. Hadi anlaman için biraz yardımcı olayım"

Kulağına eğilince İsagi bir kaç adım geri gitmişdi. Kaiser bu duruma gülüp eğilerek yüzlerini aynı hizaya getirdi. Fısıldadığı bir kaç kelimenin ardından İsagi'nin yere odakladığı gözlerine bakıp gülmüştü





"İsagi nerede?"
"Ben bilmiyorum, hiç görmedim geldiğimizden beri"
"Başka kimse gördü mü?"
Odada ki anlamsız bakışmanın ardından Rin duvardaki saate baktı.
"4 saat geçmiş, kimsenin aklına gelmedi mi nerede bu çocuk diye"
"Seninde gelmemiş"
"Rin-chan İsagi kun için çok endişeleniyorsun. Bırak ne istiyorsa yapsın"
"Bachira bu yarışmayı sende çok iyi biliyorsun"
"Akşama kadar bekleyelim eğer gelmezse ararız"

Rin odanın içinde delirmiş gibi turluyordu. Tüm binayı aramış ama hiçbir yerde bulamamışlardı
"Nereye kaybolmuş olabilir?"
Rin'in aklına mantıklı bir açıklama gelmiyordu. Tek yaptığı elinden hiç bir şey gelmeden öylece odada kaşlarını çatarak turlamaktı. Aniden durup bulanık zihninin netleştiğini hissetti
"En son..."
Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırmış ve kendisine lanet etmişti içinden. Kafası herşeye iyi çalışan Rin bunu hiç düşünmemişti endişeden
"En son Kaiserle konuşmak için salondan ayrılmıştı. Kaiser'in bununla bir ilgisi olabilir mi?"




"Yoichi-kun seninle işim 3 gün sürecek. Eğer bu 3 günde sana sunduğum teklifi reddedersen sıra takım arkadaşlarına geçecek"
İsagi kırmızı takımın odasının ortasında sanki sorguya çekiliyormuş gibi sandalyede oturmuş karşısında duran Kaiser'in yüzüne boş bir ifadeyle bakıyordu
"Bu yüzünü çok seviyorum. Boş ama vahşice bir ifade. Hadi o zaman başlayalım. Öncelikle bu 3 gün içinde uyuman, yemek yemen, su içmen yasak. Tabi bunlar senin için çocuk oyuncağı olsa gerek. Ama daha sürprizlerim çok. O yüzden ha-zır ol"

Isagi yüzüne doğru gelen eli yakalayacakken kendi bileğinin bükülmesi ile oturduğu yerden kesik inlemeyle kalkmıştı
"Sadece saçını kenara çekmek istemiştim Yoichi-kun"
"Bırak bileğimi"
"Bırakmazsam?"
Isagi diğer eliyle yüzüne yumruk atacakken Kaiser onu da durdurmuştu
"Hadi bitirelim, sonu kötü olacak"

3 gün sonra

Siyah takım 3 gündür her yerde İsagiyi arıyor ama hiçbir sonuç almayarak her akşam kavga ediyorlardı.
Rin kendini boşluğa düşmüş gibi hissediyordu. Zihni pürüzlü, dağınık bir haldeydi. Artık ne düşüneceğini bilemez hale gelmişti. Ölmüş olma ihtimali her defasında beyninin etrafında dönüp kalbinin sıkışmasına neden olsada bu fikre inanmıyordu. Inanmak istemiyordu.
Ölmedi. Yani ölmemeli.

Rin odadan ayrılıp kalbinin kendisine yol göstermesine izin vermişti. Aslında nereye gittiğini biliyordu. Hem herşeyi unutturup hemde daha da hatırlatacak bir yere. Balkonun kapısına az kalmış durup derin nefes vermişti. Şuan buraya Isagi ile birlikte gelip her zaman yaptıkları gibi sessizce oturup gökyüzünü izleyebilirlerdi
Nereden geldi Isagi'ye karşı bu bağlılık? Sorgulamayı her defasında erteliyordu. Çünkü kendisine verecek bir cevabı olmadığını hissediyordu. Düşüncelerini balkonda devam ettirmek adına bir adım atacakken içeriden birisi çıkmış ve koridorun sağına doğru dönmüştü. Rin arkası dönük olan kişiye iyice baktı ve kalbine çöken yanma hissiyle duyguları karmakarışık bir hal aldı
"Y Yoichi"
Emindi. Yanılıyor olamazdı. Bu o.
Rin seslendikten sonra durup yavaşça arkasını dönmüştü. O an Rin kalbinden, bedeninden, zihninden, benliğinden bir şeylerin kopup gittiğini hissetti. Gözlerinin baş döndürücü mavisi koyu bir tona bürünmüş, gözaltıları siyah, dudakları berelenmiş ve kupkuru, yüzünde kurumuş kan lekeleri, kesikler, morluklar. Rin'in gözleri sonuna kadar açılmış, dudakları ısırmaktan kanlanmıştı. Adım atmaya yeltenirken Isagi arkasını dönmüştü. "Gitme, bekle" demek istiyordu ama boğazı düğümlenmiş, gördüklerini daha sindirememişti. Kulaklarını yabancı olmayan bir ses doldurunca olduğu yere çivilenmişti.
"Yoichi-kun sadece 5 dakika demiştim gecikt- ah sende buradasın küçük Itoshi"
Rin susmanın faydasız olacağını sonunda anlamış ve pürüzlü sesi ile konuşmayı başarmıştı
"Sen... Ne yaptın?"
"Benim ne yaptığım değil..."
Kaiser Isagi'nin önüne gelip elini kafasına koymuştu
"Yoichi-kun'un ne yapacağı önemli"
Rin gözlerini Kaiser'den Isagi'ye kaydırmıştı bir kaç saniyeliğine. Isagide arkasını dönmüş ve Rin'e bakmıştı uzun bir süre
"Bakışmanız bittiyse konuya gelelim. Yoichi-kun ne yapacağını biliyorsun. Ya takım değiştirirsin ya da Rinden başlamak üzere sıra takım arkadaşlarına geçer"
"Isagi aklından bile geçirme! Bize birşey yapamaz bunu sende biliyorsun!"
"Ben.."
Sesini duymak güzeldi, ama değişmişti. Sesi bile değişmişti.
"Ben kararımı verdim"
"Eğer şuan takım değiştirirsen seni asla affetmem!"
Isagi her ne kadar ifadesiz gözükse de içinde fırtınalar kopuyordu. Bir tarafı Kaiser'in teklifini reddedip Rinle birlikte buradan gitmek olsada bir tarafı onu ve diğerlerini korumak adına kabul etmesini söylüyordu. Birisini düşünmeyeli, korumayalı uzun zaman oluyordu İsagi için.
"Takım değiştireceğim"
"Doğru yolu seçeceğini biliyordum Yoichi-kun. Hadi gidelim artık buradan, sıkıldım"
Kaiser, bakışlarını İsagi'ye odaklayıp kalan Rin'e alaycı bir ifadeyle bakıp arkasını dönmüştü. İsagide dönüp peşinden yürümeye başlamıştı. Son birşey yapma zorunluluğu hissetti ve arkasını dönerek kendisine hem nefret hemde üzüntü dolu gözlerle bakan Rin'e gülümsedi.
Böyle olmamalıydı.
Rin gidişlerini izlemişti. Odaya dönmek adına paytak adımlarla yürümeye başladı. Gülüşünü beynine kazımıştı. Hiç silinmeyecek hiç unutulmayacak gibi geliyordu o gülümseme.  Çaresiz miydi? Kızgın mıydı? Üzgün müydü?   Adımlarını sertleştirip odaya varınca kartı okutup içeri girmişti
"Bundan böyle bu odada İsagi Yoichi'nin ismini duymak istemiyorum. Bitti. Artık o bizim takımdan değil. 4 kişi devam edeceğiz"
"Rin-chan neden bahsediyorsun sen?"
"İsagi kırmızı takıma geçiyor. Unutun bitti gitti. İsagi Yoichi isimli birini hiç tanımadık biz"
"Böyle birşeyi neden yapsın?"
"Belliki sevmemiş bu takımı ya da bilmiyorum. Bildiğim tek birşey var o da bu takımda İsagi adında birinin artık olmadığı"
"Rin sakin ol ve bu konuyu iyice konuşalım. Isagi'nin tehdit edilmediğini nereden biliyorsun?"
"Evet tehdit edildi. Ama eğer isteseydi bizi seçerdi"
"Rin-chan sağlıklı düşünemiyorsun. Karşısına nasıl bir seçenek koyduklarını bilmiyoruz"
"Umrumda bile değil. Artık bu konuyu konuşmak istemiyorum"


2 gün önce
"Yoichi-kun uslu ol ve sesini çıkarayım deme"
Elindeki bıçağı İsagi'nin pürüzsüz kolunda gezdirirken gözlerini kenetlemişti.
"Tamda burası. Teninin en güzel en pürüzsüz kısmı"
Kolunda hissettiği elektriklenme ve yanma hissiyle dudaklarını bir birine bastırmıştı İsagi. Çiziğin üzeri kanlanırken Kaiser gülmüştü.
"10 rakamını çok severim. Hadi bunu 10 defa yapalım. Sesini duyarsam saymam ona göre"
İkinci çizikte dişlerini dudağına geçirip gözlerini kapattı.
3...
4...
5...
6. kesikte ağzından çıkan hafif inleme ile Kaiser duruşunu dikleştirmişti
"Aaa ama olmaz böyle. Bak sana tavsiye vereyim. Sık dişini hızlı bitsin"
Sonuncuda İsagi bıçağı yanağında hissetmişti
"Bir tanede buraya"
"Beni bunlarla korkutamazsın"
"Hmm öyle mi?"
Yüzüne yumruğunu geçirdiğinde İsagi öksürerek elini ağzına götürmüştü. Burnundan akan kan elinin üstünde dümdüz bir yol çizerek yere düşmüştü.
"Eminim bu da korkutmaz"

Diğer günlerde aynı geçmişti. Kendisine bunu yapan kim bilir takımdakilere ne yapacaktı. Bu yüzden zorundaydı. Kaiser'in teklifini kabul etmek zorundaydı. Bu kadar kısa sürede onlara alışmak şuan ki durumda İsagiyi daha da çaresiz bırakıyordu . Ama artık herşey için geç, yapılacak hiçbir şey kalmadı. Rin'in turkuaz gözlerinde kendisine karşı olan nefret görmek isteyeceği son şeydi. Birşeyler konuştuklarında dalıp gittiği o gözler şimdi bir yabancıya bakar gibi bakmıştı kendisine. İntikamını alacak. O gözlerin bu hale gelmesine sebep olanlardan intikamını alacak

Takım değişikliğini kuruculara bildirip geri döndü kırmızı takım. İsagi odaya yeni gelen yatakta oturmuş, görevlilerin eşyalarını yatağın yanına koyuşunu izliyordu. Telefonuna gelen mesajı görmezden gelmek istemişti. Kimseyle konuşmak görüşmek istemiyordu. Ama telefonun ekranında yazan isim İsagiyi bu düşüncelerinden uzaklaştırmıştı.

Rin: amacın ne?

.......





Sıradaki bölümü ben bile merak ediyorumm









•GENIUS• - RinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin