Söyleyeceği sözlerin heyecanını, stresini daha yaşayamamışken odanın kapısı açılmış ve diğerleri içeri girmişti
"Hadi gidiyoruz"
"Nereye?"
"Eğlenmeye. Biz düşündük. Dedik ki siz sürekli odadan dışarı çıkmıyorsunuz. Biraz eğlenmeniz gerekiyor"
"Biz değil sen düşündün Meguru"
"Ama Shidou ve Nagide bana hak veriyor. Yani gidiyoruz"Bu, söylememek için evrenin kendisine gönderdiği bir işaret miydi diye düşünmeye yeltenirken Bachira tarafından kolundan tutulup odadan çıkarılmıştı. Oyun salonunu sahiplenen üçlüyü görünce odadaki çoğu kişi ayrılmıştı.
Akşama kadar süren koşturmacanın ardından odaya dönmek için saatlerdir bulundukları salondan ayrılmış ve boş koridorda yürümeye başlamışlardı. Önde yürüyen Bachira bir şeyler konuşuyor, Nagi ve Shidou'da ona eşlik ediyorlardı.
İsagi'nin yorgunluğu ve stresi kapanan gözlerinden anlaşılıyordu. Rin'e içindekileri söyleme korkusu hiç rahat bırakmıyordu. Bir an bile olsa. Boğuk ve kendi kendine konuşan zihni yüzünden diğerlerinin konuşmalarını neredeyse hiç duymuyor gibiydi.
Hızlı atan kalbi ani hareketle bir an durmuş ve uykusuzluktan kapanan gözleri sonuna kadar açılmıştı. Rin'in nefesini yüzünde hissedince kavramıştı her şeyi.
İşaret parmağı dudağında, bakışları hala hiç bir şey farketmeyip yoluna devam eden üçlüdeydi. Rin'in yüzüne baka kalan İsagi aralarında kalan bir kaç milimetrenin arasından fısıldamış ve dudağının önünde duran eli kavramıştı.
"Korkuttun beni"
"Özür dilerim. Başka şansım yoktu"Rin biraz daha ileri uzanıp boş koridora bakmıştı.
Burnu neredeyse Rinin göğsüne değecek olan İsagi parfüm kokusunu daha da hissetmek için derin nefes almış ve gözlerini kapatmıştı. Gözleri kapalı olduğu esnada bileği nazikçe kavranmış ve yürümeye başlamıştı."Rin oraya gitmek istemiyorum"
"Götürmem ben seni zaten oraya. Başka yere gidiyoruz"Son olaylardan sonra elinden geldiğince oradan uzak durmayı tercih etmişti. Aslında çok seviyordu orayı. Gökyüzünün güzelliği daha net anlaşılıyordu orada. Ama oraya gidecek cesareti bulamıyordu kendisinde
Rin oyun odasının önünde durunca İsagi anlamsızca yüzüne bakmıştı Rin'in
"Bu gün oyun oynadığımız zaman sürekli yerdeki şu siyah puf'un üzerinde oturmuştun. Hatta hiç kalkmadın"
İsagi kahkahalara boğulurken Rinde gülümsemiş ve kapıyı açmıştı
"Evet çok sevmiştim bunları. İyi düşünmüşsün"
"Yalnız kalmamızı istememim sebebi ne biliyorsun değil mi?"Kalbine yine bir ağırlık çökmüş ve bedeni buz bağlamıştı İsagi'nin. Zar zor yutkunup başını salladığında Rin diğer puf'u alıp İsagi'nin önüne koymuş ve oturmuştu.
"Eğer anlatmakta zorlanıyorsan boş ver anlatma. Sadece oturalım burada. Belki oyun oynarız"
İsagi yüzünü ellerinin arasına aldığında bir savaşın içindeymiş ve çok önemli bir karar veriyormuş gibi hissediyordu. Bilmek istiyordu. Birine anlatırsa neler olacağını bilmek istiyordu ve bu kişi Rinden başkası olamazdı
"Çok stres yapıyorsun. Ellerin titriyor. Hadi boş ver şimdi bunları. Ben gamepadler'i getireyim"
"Bekle"Rin'in kolunu kavrayınca Rin yavaşça geri oturmuş ve İsagi'nin oldukça endişeli hal almış yüzüne bakmıştı
"Gitme. Lütfen"
"Gider miyim hiç? Buradayım""Abim vardı benim. Aynı senin ki gibi"
Rin İsagi'yi daha da endişelendirmemek için şaşkınlığını bastırmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•GENIUS• - Rinsagi
General FictionSᴇɴɪ sᴇᴠᴍᴇᴋʟᴇ ɴᴇғᴇs ᴀʟᴍᴀᴋ ᴀʀᴀsıɴᴅᴀ sᴇᴄ̧ɪᴍ ʏᴀᴘᴀʙɪʟsᴇʏᴅɪᴍ﹐ sᴇɴɪ sᴇᴠᴅɪɢ̆ɪᴍɪ sᴏ̈ʏʟᴇʏᴇᴄᴇᴋ sᴏɴ ɴᴇғᴇsɪᴍɪ sᴇᴄ̧ᴇʀᴅɪᴍ. Çünkü Rᥙhᥙᥒᥙᥒ rᥙhᥙmᥲ dokᥙᥒmᥙşᥣᥙğᥙ vᥲr...