12.

438 63 33
                                    

Rin çenesini eline yaslayıp camdan dışarıyı seyrediyor, Isagi ise ne söyleyeceğini bilmez bir şekilde elini önünde ki sıcak fincana sarmıştı. Fincan elini yakarak an'da kalmasını sağlıyordu. Aksi halde Rin'in isimlendiremediği tavrı altında ezilecekti.

Çayın koyu rengi yavaş yavaş gözlerinin bulanmasına sebep olurken Rin bir kaç saniye İsagi'ye anlam vermeye çalışır gibi bir bakışla bakıp bıkkınlıkla konuşmuştu

"Daha ne kadar fincana bakmaya devam edeceksin? Işim var benim. Söyleyeceğini söyle gideyim"
"Pekala"

Derin bir nefes alıp bakışlarını Rin'e çevirmişti. Kendisine öyle ezici, umursamaz bakışlarla bakıyordu ki, sesini çıkarmaya tereddüt etmişti Isagi. Rin'in her an masadan kalkıp gidebilme ihtimalini düşününce hiç beklemeden heyecanlı bir ses tonuyla uzun sürecek konuşmaya başladı

"En baştan anlatıyorum..."

Bir süre sonra Isagi lafını bitirmiş ve Rin'in konuşma boyunca suskunluğundan dolayı şimdi birşey söylemesini bekliyordu. En azından sonuna kadar dinlemesi bile İsagi'yi oldukça rahatlatmıştı. Konuşmanın ortasında kalkıp gitseydi bir daha hangi bahaneyle Rin'e yazacağını bile bilmiyordu

"Birşey demeyecek misin?"
"Aptalsın"
"Tamam hatam var. Çok ileri gittim. Çok inat ettim"

Rin bakışlarını tekrar cama çevirip bir süre dışarı bakmıştı. Gözleri dışarı bakıyor ama aklı şu an ki durumda ne yapılabileceğini düşünüyordu.

İsagi, Rin belki bir umut birşey söyler diye bakışlarını dudakları ve dışarıdan gelen ışığın, rengini daha güzel yaptığı gözleri arasında gezdiriyordu. Bir değişiklik görmeyince kurumuş dudaklarını bir yudum çayla ıslatıp tereddütle konuştu

"Düşüncelerinde bir değişiklik oldu mu?"
"Hayır"

Rin kalkıp sandalyenin üstünden montunu alıp giyince İsagi paniklemiş ve hızla ayağa kalkmıştı

"Bekle"

Hemen cüzdanından çayın parasını çıkarıp masaya bıraktı ve Rin'in peşinden kafeden çıktı

"Bu kadar mı yani? Affetmen için ne yapmam gerekiyor?"

Rin adımlarını durdurup derin nefes vermiş ve ağzından çıkan dumanı izlemişti.

"Bilmiyorum. Kendin bul"
"Benden kaçıyorsun, beni kendinden uzak tutuyorsun. Böyle nasıl kendimi affettirebilirim ki?"

Rin tekrar haraketlenip gelmekte olan otobüse gözlerini kısarak baktı. Otobüs hemen yanlarında durunca önce Rin ardından Isagi de binmişti. Rin'in cama yaslandığını görüp önünde durmuştu. Bakışlarını kaçırmasına karşı omuzlarını düşürmüştü İsagi

"Ne yapsam affedersin? Bunu bir düşün tamam mı?"
"Hayal kırıklığına uğradım Isagi. Çok büyük hayal kırıklığı. Ben seninle yaptıklarımı başka kimseyle yapmadım. Kimseye izin vermedim. Hala sana oldukça sinirliyim ve her an seni öldürebilirim"

Rin kendisiyle sonunda göz teması kurup bunları söyleyince içinde nereden geldiğini bilmediği bi' mutluluk patlaması ortaya çıktı
Isagi'nin güldüğünü görünce Rin, kendisinde oluşan garip hissiyata anlam vermeye çalışıyordu. Onu en son ne zaman böyle gülerken görmüştü. Ya da görmüş müydü?

"Bana hiç güvenmedin değil mi?"

Isagi'nin yüzünde ki tebessüm anında solmuş yerini üzgün, şaşkın bakışlar almıştı. Rin'in hoşuna gidiyor değildi bu bakışlar ama gerçekler inkar edilemezdi

"Hayır ben.."
"Güvenmedin"
"Güvendim. Güvenmeseydim neden sırrımı anlatırdım ki?"
"Belki de yalan söyledin?"
"Hayır ben sana yalan söylemedim"
"Bu olanlardan sonra sana inanmak zor geliyor"

•GENIUS• - RinsagiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin