''Sevgili Asya bu gün belki de tüm hayatın değişecek, hadi önce duşa gir ve güzelce yıkan sonra bir şeyler atıştırırken konuşuruz' 'deyip beni açtığı bir kapıdan içeriye ittiriverdi.
İçeriye girince kocaman küvet bile benimle alay ediyor gibi göründü gözüme duş kısmına doğru yürürken tekrar kapıyı açıp ''tüm kıyafet ve çamaşırlarını orada ki çöpe at ben sana yeni şeyler aldım Onları giyeceksin' 'dedi. Kötü bir şey söylememek için dişilerimi sıkarak üstümdekileri çıkartmaya başladım.
Hiç birini çöpe atmaya niyetim yoktu düzgünce katlayıp lavabonun yanına koydum ve duşa girdim.
Duştaki çeşitli kokular, şampuanlar ve duş jellerine hayranlıkla bakıp iç çektim. Duşu açtığım zaman kabinin her yerinden fışkıran sularla sıçradıktan sonra kendi kendime gülümseyip, vücuduma değdikçe masaj etkisi yapan suyun rahatlığına kendimi bıraktım. Dakikalarca kımıldamadan suyun altında kaldıktan sonra saçlarımı şampuanlayıp duruladım, misler gibi kokan duş jelleriyle kendimi ovaladım.
Zenginliğe hemen alışabilirdim, bir duş bile beni prensesler gibi hissettirmişti. Miray'ın tavırlarının nedeni bu duş muydu acaba diye düşünürken kabinin dışından sesler gelmeye başlayınca hemen suyu kapattım.
Kabinde görünmemek için saklanarak dışarıya baktım. Yine beyaz gömlek, siyah etek giyinmiş başka hizmetli eşyalarımı almış bir poşete koyuyordu. İtiraz ederken beni duyumsamazlıktan gelip giyinmem için kocaman bir bornoz uzattı. Hızla giyinip kabinden çıktığımda çoktan banyodan çıktığını gördüm odaya döndüğümde Miray'ın camın önünde ki gösterişli koltukta oturmuş kahve içtiğini gördüm. Ona doğru yaklaşmaya başladım.
Bana bakıp tekrar kafasını çevirdi. Yüzüme bakmadan ''Birazdan kuaför gelip sana biraz şekil verecek, kıyafetin zaten hazır erkek tarafı saat 8 de gelecek. Aşağıya inerken yüzünde bir peçe olacak nikâhtan sonra üstünü değişmek için yukarı çıkınca görevin bitecek, sonra ben aşağıya ineceğim. Yarın sabah babamın iş yerinde bir işin yeni kıyafetlerin ve paran olacak'' dedi.
''Peki, sen onunla evlenmeyecek misin?" dedim.
"Ah tabi ki evleneceğim, onunla evlenmemek delilik olur. O yıllardır isteyip te sahip olamadığım şey, ama şu imam nikâhı bana göre değil. Ben ateistim ve öyle gereksiz bir şey için gidip orda oturmak istemiyorum. Neyse hadi sen kafanı böyle şeylere yorma, şöyle düşün benim bu düşüncem sayesinde hiçbir zaman göremeyeceğin bir parayı sana vereceğim. Bir işin olacak yani kısaca bir zenginin şımarıklığı sayesinde hayallerinde bile görmeyeceğin şeylerin olacak' 'dedi.
Cevap verecek bir şeyim yoktu dedikleri doğruydu. Yarın benim için yeni bir hayat olacaktı. Kimseye yük olmadan yaşayabilecektim.
Kapı açılınca elinde iki kocaman valizle beraber içeriye giren kırmızı saçlı erkeğe baka kaldım.
Abartılı hareketlerle beni ve Mirayı selamlayıp elini çenesine koyup beni izlemeye başladı.
''Bu kenar dilberini bu kadar kısa zamanda nasıl bir periye dönüştürmemi bekliyorsun Allah aşkına, senin hatırın olmazsa asla böyle bir şey yapmam şekerim. Bunu bir duyan olsa kariyerim son bulur. Buradan çıktıktan sonra tüm taraklarım ve malzemelerimi çöpe atmam gerekebilir'' dedi.
O kadar çok kırıtıyordu kendimi gülmekten alamadım.
''Ne gülüyorsun bakalım sen ''dedi.
''burada değilmişim gibi konuşmana "dedim.
"Aaaa, birde cevap veriyor, bak kızım o iğrenç yumaklarına birazdan dünyanın en iyi kuaförü saçların efendisi Omi dokunacak sen dizlerinin üstüne çöküp bana saygıyla eğilecekken bir de cevap veriyorsun. Yok, Miray bu iş olmaz hayır kabul edemem ''deyip kırıtarak arkasını dönüm valizlerini eline alınca Miray
"Olduğun yerde kal Omi yoksa küçük sırlarını sosyetede ağzımdan kaçırırım. Sende bir hafta sonra artık sadece bu saçlara şekil verir olursun. Şimdi ikinizde konuşmadan hızla şu ili hallet yüzü görünmezse de benim dublörüm olduğu için güzel ve bakımlı olması gerekiyor anladın mı? "
Cevap vermeden sıkıntıyla aynalı masaya doğru gidip valizden çıkardığı malzemeleri sessizce söylenerek dizmeye başladı. Arkasını dönmeden "sen hemen buraya gel" deyip beni çağırdı.
Eğer olayın şoku hala taze olmazsa bu adamla saatlerce kavga edebilirdim. Âmâ hala heyecan ve stresle akşam olacakları düşündüğüm için onunla muhatap olmamaya karar verdim. Gösterdiği yere oturdum ve beklemeye başladım.
Etrafımda dönüp saçlarımı kaldırıp sağa sola savurmasına, çenemi tutup evirip çevirmesine gıkımı çıkarmadan katlandım. Sonra kendi çenesini sıvazlayarak karşımda durup beni incelemeye devam etti. Bende aynada kedime bakıyordum. Neremi beğenmediğini anlamaya çalışıyordum.
Bence gayet güzeldim, kalçalarıma kadar uzun dalgalı siyah saçlarım, siyah iri gözlerim, çıkık elmacık kemiklerim düzgün küçük burnum ve Yıldızın deyimi ile beni hırçın ve vahşi gösteren dolgun dudaklarımla gayet güzel ve alımlı bir kızdım.
Evet, saçlarım söz dinlemiyordu ama hafif jöle ile şekillendirdiğimde dalgalar halinde yüzümü çevreliyordu. Bence bu adam güzelden anlamıyordu. En önemlisi doğaldım, estetikten dolayı birbirlerine kardeşmiş gibi bezeyen kadınlara benzemiyordum.
Arkada oturan Miray gibi sahte sarışın, estetik burun, silikon dudak değildim. Kırışmamak için gülümsemeden ve konuşmadan bir hayat yaşadıkları için onlara üzülüyordum.
Tekrar çenemi tutup yüzüme doğru eğildi. ''Hımmm'' dedi. Bakıştık hışımla ''bana bakmayı kes öyle delici gözlerinle kapat gözlerini ben aç demeden de açma'' dedi.
Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Kaşlarımı almaya başladığında hala söyleniyordu. Tek gözümü hafifçe aralayınca yine kapat dedi. Hemen geri kapattım. Kaşlarım kalın ve dağınıktı hep aldırmayı istememe rağmen bir kere alınması demek düzenli olarak kuaföre gitmek anlamına geldiği için aldırmamıştım. Sonra ki iki saat boyunca saçlarımın kesilmesi, kaşlarımın alınması ve yüzüme katlarca makyaj uygulanmasını orada gözlerim kapalı bekledim.
Tam uyumak üzereyken el çırpıp beni sarstı ''kal hadi burası bedava tatil köyü değil of saatlerce uğraşıp sen anca kadına benzetebildim. Dedi.
Gözlerimi aralayıp aynaya baktığımda aynada başka bir kadınla karşılaştım. İri gözlerime sürdüğü kalem ve far onları daha çekici yapmıştı. Dudaklarım kışkırtıcı bir kırmızıyla hala vahşi ama artık öp beni der gibi duruyordu. Hele kaşlarım tek kaş olmaktan çıkmış martı kanadı gibi zarif gözüküyordu. Bu adam çok gerzekti ama işinde iyiydi.
Kafamı hafifçe sallayıp saçımda ki dalgaları havalandırdım. Katlı olarak kestiği saçlarım iri dalgalar halinde artık asice değil, düzgün ve nizami duruyordu. Aynada kendime öpücük vermemek için kendimi zor tuttum. Onun yerine dönüp Omi'ye bakıp öpücük attım. Önce gözleri kocaman açılıp sonra istemsizce kahkaha attı. Omuzuma vurup tekrar kahkaha attı.
Eşyalarını hızlıca valize koyarken ''benden bu kadar canım hadi byyyyyy" deyip kapıyı açıp hızla kayboldu.
Odada yine Miray ile yalnız kalmıştık ''saatine bakıp 1 saatten az bir zamanın kaldı. Hadi giyin" dedi. odaya kıyafetlerimi alıp giden hizmetli girip elindeki poşetten çıkardığı kıyafeti yatağa serip bana döndü. Diğer poşetlerden birinden çıkarttığı iç çamaşırları bana uzatıp "hadi soyun ve bunları giyin" dedi.