Yine büyük bir hata yaptığımın farkındaydım, âmâ bu kez umurumda bile değildi. İç sesime kulaklarımı kapatıp perdeleri kapattım. Uzun dakikalar boyunca duşun altında kaldıktan sonra başka kıyafetim olmadığı için bornoz ile yatağa girer girmez derin bir uykuya daldım.
Annem ve babamı rüyamda gördüm. Ben gelinlikler içinde idim. Annem saçlarıma çiçekler takarken babamda boynuma annemin kolyesini takıyordu. Annemle babamın aşk kolyesiydi. Annem hep kolyesine dokunup bu kolye tılsımlı ona ne zaman dokunsam kalbim havalanıyor sevdikçe sevesim geliyor onu derdi.
İkisini de trafik kazasında kaybettiğimde 13 yaşındaydım. O günden sonra hep boynum da takılıydı. Ne zaman ona dokunsam annem ve babamı yanımda hissederdim. Şimdi de onların sevgisiyle doluyken uyarı mesajları dolu rüyalar görerek sabah erkenden uyandım. Yatağın içinde kafam karışık bir şekilde uzun bir zaman oturduktan sonra ayağa kalkıp perdeleri çekip odama güneşin girmesine müsaade ettim.
Kapım çalınca bornozum ile kapıyı usulca açtım. Kafamı uzattığımda Şahinle göz göze geldik.
Müsaade istemeden içeriye girdi, bornozumun yakasına yapışıp kapının arkasında öylece bekledim. Birkaç adım atıp bana döndü. "uyandırmadım umarım"
"Hayır uyanmıştım"
"Sabah uyanınca düşündüm de sana bu gün için kıyafet almamıştık. Hem sana bir şeyler aldım, hem de kahvaltıyı beraber yapıp bu gün diğer işlerimizi halledelim demek için geldim."
Uzattığı poşet yine çok meşhur bir mağazaya aitti. Uzanıp aldım banyoya doğru yürürken hemen giyinip gelirim dedim. Poşetten çıkan dizlerimin altında biten çiçekli bir elbiseydi ayrıca alt üst bir takım iç çamaşırı da poşetin dibinde bir ayakkabı kutusunun üstünde duruyordu. Dün giydiğim Miray'ın aldığı iç çamaşırını yıkayıp kuruması için asmıştım. Elime aldığım çamaşırlar yine oldukça kaliteli idi, krem rengi oldukça seksi takımı onun seçtiğini düşünüce yüzüm al al olmuştu. Üzerime giyerken içim kıpır kıpırdı, Utançla giyinip elbiseyi kafamdan geçirdim.
Aynanın karşısında kendimi incelerken kurutmadan uyuduğum saçlarım doğal dalgalar halinde omzumdan aşağıya uzanıyordu. Gözlerim daha hülyalı bakıyordu. Hala utançla yanan yanaklarıma soğuk su çarpmama rağmen hala kırmızı kırmızıydı. Son olarak ayakkabıları ayağıma geçirdim. Bu senenin modası olan bantlı dolgu topuk ayakkabımla bambaşka biri olmuştum. Aynada kendime gülümseyip banyodan çıktım. Camın önünde elleri ceplerinde beni bekleyen Şahin bugün takım elbise giymemişti. Kıyafetimin rengine uygun açık mavi bir tişört ve lacivert keten pantolonuyla muhteşem duruyordu. Yavaş yavaş arkasını dönüm gözleri ile beni tepeden tırnağa süzdü. Ben ise yine kıpkırmızı kesildim. Üzerimde ki çamaşırları onun aldığını bilmek beni huzursuz ediyordu.
" Duygusuzca hadi çıkalım" deyince aslında bunun bir oyun olduğunu ve bu oyunda romantizmin işinin olmadığını hatırladım. Peşinden sessizce yürüyüp asansöre bindiğimizde yan gözle bana bakmaya devam etti. Asansörden inip mis gibi kokan caddeden hızla yürürken peşinden koşturmak zorunda kalmıştım. Bu gün giydiğim kıyafetlerden mi yoksa yeni yaşamımdan dolayımı oldukça heyecanlıydım. Algılarım oldukça açıktı, 4 sene boyunca hızla yürüdüğüm sıkıntılı ruh haliyle geçtiğim caddelerden sıkıntıyla geçip yine iş yerine geldik. Bu kez kahvaltı bölümüne doğru yürürken etrafı inceliyordum. Ben etrafa bakarken garsonlar dâhil masalarda ki müşterilerde bize bakıyorlardı.
Başımı utanç ile eğip beni götürdüğü masada ki sandalyeye çöktüm. Başım hala eğikti insanların ne düşündüğünü bilmiyordum ama onların bakışı bana Şahinin hakkımda ki düşüncelerini aklıma getirmişti. Sessizlik uzadıkça içim daha çok sıkılmaya başlamıştı tırnağımla diğer tırnak dibimi oymaya başlamıştım.
Alt dudağımı ısırıp düşüncelerimle boğuşurken masamız yanaşan gölgeye kafamı kaldırıp baktım.m büyük bir tepsiyle yanımıza yaklaşan görevli saygıyla pek çok çeşit kahvaltılığı önümüze dizerken Şahin elinde telefonu bir şeyler yazma ile meşguldü. Servis biter bitmez uzaklaşan garsonun arkasından bakarken hemen yakınımızda ki masada ki kadınların bize bakıp bir şeyle konuştuğunu fark ettim.
Başımı tekrar önüm eğdim. Zarif bardaklarla gelen çaylarımızla beraber Şahin elinde ki telefonu masaya bırakıp bana baktı.
"Bugün sana da bir telefon alalım, böylece görüşmeden aramış olurum sende bana hazırlıksız yakalanmazsın "
Utançla " tamam olur "dedim. Çayıma şeker atıp karıştırırken karşıdan gelen muhteşem kadına bakınca hayranlıkla onu incelemeye başladım. Uzun bacaklarını cömertçe sergileyen süper mini siyah eteği üzerine canlı mavi bir gömlek ve yüksek topuk ayakkabıları ile podyum mankenlerine benziyordu, aynı zarafet ile bizim masaya doğru yaklaşıp bize selam verdi.
����r������