Adsız Bölüm 9

190 13 0
                                    

   Esma "Sima hemen kalk abinin kucağından ve mutfağa git çabuk" diye cırlayınca sofrada ki herkes gerildi. Şahin nefretle Esmaya dönüp bakınca Sima da utançla kucağından inmeye çalışıyordu. Şahin kucağında ki Simaya daha çok sarılıp "bu akşam bizimle beraber yemek yiyecek Sima bugün abisisin nikâh günü ve bu kutlama yemeğinde oturmaya hakkı var" dedi. Simada en aza benim kadar şakın bakışlara abisine bakıp kocaman gülümsedi.

"Abişim nedime ne zaman olacağım düğün için gelinlik ne zaman alacağız diye çocukça sevinçle el çırpıp konuşunca Şahin kafasını kaldırıp bana baktı. Bir süre bakışırken ben gözlerimi kaçırıp kucağımda ki peçeteyi düzeltmeye çalıştım.

Esma "Daha uzun bir süre bekleyeceksin Sima, zira o nikâh gerçek sayılmaz yalandan " derken sofra başından sert bir çatal sesi gelince hopladım.

Dede "Sen bizden daha mı iyi biliyorsun gelin! Üstelik bu aile kandırmalar üzerine yapılan evliliklere alışık. Bu konuda bence konuşmaman gerekir. Asya kızım hoca efendi cevap verene kadar bizim Allah katında misafirimiz bu yüzden her hangi bir saygısızlık, aşağılayıcı konuşmayı kabul etmiyorum." Dedi.

Herkes başını eğmişti ortamdaki gerginlik sadece benden kaynaklanmıyordu. Aile içinde büyük bir gerilim vardı bende tuz biber ekmiştim. Bir an evvel buradan kurtulmalıydım. O sırada odaya çorba kâsesiyle giren tombul kadınla birlikte konuşmalar kesildi. Kollarında tuttuğu muhteşem kokular saçan çorbayı servis arabasına koyup becerikli elleriyle herkesin kasesine hızla çorbaları koyup servis edip porselen servis kasesini alarak çıktı.

Şahin gülümseyerek kucağında ki Sima'nın ağzına çorba koyup bir kaşıkta kendi dudaklarına götürürken göz göze geldik ben hipnoz olmuşçasına ona bakarken o gülümseyen gözleri hızla nefretle kısılmasına şahit olunca korkuyla gözlerimi kaçırdım.

Çorbaların ardından yemekler servis edilirken sessizlik daha da rahatsızlık boyutundaydı. Sadece çatal ve kaşık sesleri duyuluyordu. Her zaman ki gibi stresten iştahım açılmıştı yemekleri hızla yiyordum. Aşçı harika leziz yemekler yapmıştı.

Gözlerimle arada sofrada kileri tetkik ediyor sonra tekrar yemeğime dönüyordum. Yanımda oturan Esmadan yayılan nefret ve karşımda ki Şahin'nin bakışları yokmuş gibi varsayıyordum. Yemek sonrası sofra toplanırken evin yaşlı hanımı gülümseyerek "iki gelinimiz oldu ama ikisinden de kahve içmedik bey" dedi.

Hemen yanı başımda ki dede "hadi Asya kızım kalk bize şöyle güzel bir Türk kahvesi yapta kahveni içelim" dedi. Kafamı kaldırıp herkese bakınca Esma öfkeyle kalkıp "benim bir işim var kahve içmeyeceğim" diyerek odayı terk etti.

Şahin'de kucağında Sima ile ayağa kalkınca dedenin uyarı bakışıyla tekrar yerine oturmak zorunda kaldı. Ben yavaşça ayağa kalkarken Sima elime sımsıkı yapışıp "hadi gelin hanım sana mutfağı göstereyim" diyerek beni çekiştirmeye başladı. Ona gülümsememek mümkün değildi. Elini şefkatle sıkıp "hadi o zaman gidelim küçük hanım" dedim.

Beraber odadan çıkıp mutfağa gittiğimizde küçük bir masada oturan 3 kadın hemen ayağa kalkıp "buyurun bir isteğiniz mi var" dedi. Bunlardan birisi bize kapıyı açan kadındı, diğeri ise yemekleri servis eden tombul yaşlı kadındı.

" Şey Türk kahvesi yapacaktım" dedim.

"Ah biz yapıp hemen getiririz siz geçin efendim" dediler hep bir ağızdan gülümsedim. Sima ellerini beline koyup "hacı dedem gelin hanımın kahvesini istedi o yapacak" derken hepimiz kahkaha attık.

Birkaç saniye içinde tüm malzemeler tezgâha önüme dizilmişti. Ocağı yakıp kahveyi yapmaya başladığımda hemen tepside önüme getirilmişti. Kahvelerin yanında ikramlık lokumlarda vardı. Sima gülerek lokumlardan ağzına atıp kahkaha atıyordu. Bu gün ilk kez kendimi rahat hissediyordum. Kahveler piştikten sonra fincan tepsisini alarak tekrar yemek odasına döndüm. Kapı kapalıydı. Sima kapıyı açmak üzereyken içeriden gelen konuşmalarla orada öylece kala kaldım.

"Mecbur evleneceksin, herkes dedikodu yaparken bu ailemize zarar verirken görmemezlikten gelmeyeceğim".

İçeride bağıran dedesiydi, hemen ardından Şahin'in sesi geldi "6 yıllık sürgünümü siz bitirdiniz. Kalkıp gelmemi siz emrettiniz sonrada evlenmeme karar verdiniz. Ona da ses çıkartmadım Mirayla anlaşmıştık ama bu kız asla olmaz yarın paket yapıp yollayın ben kendime kız bulurum."

İçeriden sert masaya çarpılan kâğıt sesi geldi bu kez babası bağırıyordu "doktorlar bana çalışma izni vermedikleri için geri döndün, tüm bu mirasa sen sahip çıkacaksın. Ama evimde bekâr gezmeni kabul edemem eski yaraların deşilecek olması bizi kahreder"

"Demek öyle benim hatammış gibi davrandığın her şey asıl senin suçun, dedikoduların sebebi de sensin ama ben sürgüne gönderildim. Emin ol baba ne karın nede sen umurumda değilsiniz, ilk fırsatta yine bu mahkûmiyetten kurtulacağım"

Kapıda elimde tepsi öylece durmuş onları dinliyordum. Simada bağırışlardan ürkmüş kapıda benimle beraber duruyordu. Aniden kapı açılınca hopladım tepside ki tüm kahveler üzerime dökülürken Şahin'in nefret dolu bakışıyla karşılaştım.

"Harika bir gelin adayısın biliyor musun? Sahtekâr olman yetmedi ve de şimdi de kapı dinliyorsun süper bu aileye çok yakışacaksın. Dede! bu gelini alalım evet cici annemle çok iyi anlaşacak hatta dalaverede yarışırlar bile" omzuma çarparak geçip gittikten saniyeler sonra bile ben elimde yan duran kahve tepsisi ile öylece durdum.

Sonra hızlı adımlarla mutfağa gidip tepsiyi bıraktığımda hıçkırarak ağlıyordum. Üzerimde ki tek kıyafet te kahveden mahvolmuştu. Islak bezle silmeye çalıştıkça daha da çok yayılmasına sebep olmuştum, üzerimde ki sarı tişörtün üstünde kocaman bir kahverengi leke almıştı. Mutfaktaki kadınların şaşkın bakışları altında dışarı çıkıp kapının önünde duran çantamı aldım. Dev çıkış kapısını açıp merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden indikten sonra her yeri aydınlatılmış bahçede çıkış yönüne doğru koşmaya başladım. Ağlamaya devam ediyordum. Her şeyimi kaybetmiş gibi hissetsem de otobüs biletim hala bendeydi terminale gidip sabah ta otobüsümle memleketime gidecektim.

AŞK ACITIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin