"Ne kadar güçlü olursa olsun aşk acısı karşısında güçte, akıl da işlevini kaybeder.
"Aşk hakkında çok bilgilisin galiba söyle bakalım senin arkada bıraktığın yaralı bir aşık var mı ?"
"Olsaydı eğer seninle şimdi burada oturuyor olmazdım"
" Belki fakirdir?" alaycı bakışları ile beni inceliyordu. Gülüşünü silmek için;
"Ben senin gibi para için ruhumu satmam" dedim.
Anında duruşu ve gülüşü değişti. Öfkeyle parlayan bakışları ile masanın kenarlarını sıkan parmaklarıyla karşımda öylece duruyordu. Sımsıkı kapalı dudakları ve gerilmiş çenesiyle küçükte olsa bir tatmin yaşıyordum.
"Sende bana geleceğini sattın, belki paketin içinde miktarı arttırırsam bedenini de katıverirsin"
Bu kez dişlerini sıkma sırası bende idi göz temasımı kesmeden eğilip gözlerimi gözlerine diktim.
" Şeytanla yatarım ama seninle asla ,sevgilin olduğunu söylediğin için seninle bu oyunu oynayacağım umutlanıp hain planlar yapmaya kalkma"
Ağzını açtığı zaman Hayriye teyze etrafa yaydığı nefis kokularla elinde meşhur bakır tavası ile masamıza gelip tavayı savaş meydanının tam ortasına bıraktı kavga ettiğimizin farkında gibi başını kaldırmadan hızla servisleri açıp çay bardaklarına demli çaylarımızı dökerken de ekmekleri masaya koyarken de hiç başını kaldırmadı. Masamızdan uzaklaşırken kısa ve şefkatli bakışıyla bana bakıp tekrar mutfağa döndü.
Yine sessizlik aramıza girmişti buranın en büyük özelliği ayrı tabak konulmamasıydı herkes yemeğini aynı tavadan ekmekle yerdi. Şahin çatala bakıp tavaya bakarken ben kopardığım ekmeği menemene daldırdım. Bana kısacık bakış atıp çatalı elinden bırakıp kopardığı ekmeği kendi tarafına banınca rahatlamıştım. Memnuniyet içinde leziz menemenimizi yerken ikimizde konuşmadık ve de bakışmadık. Çaylarımızın bittiğini nasıl anladığını anlamadığım Hayriye teyzem her seferinde sessizce bardaklarımızı doldurup tekrar kayboldu. Biz yerken birkaç masa daha dolup boşalmıştı.
Yemeklerimiz bittikten sonra kasaya gittiğimizde Davut amca kaşlarını çatıp "Sakın para teklif edip bizi üzmeyin burada Asya'nındı senin de paran geçmez delikanlı" deyip bana sıkıca sarıldı. Hayriye teyze de ellerini kurulayarak mutfaktan çıkıp bana sarıldı. Mete'ye kafasıyla selam verip yine uğra kızım diyerek bizi uğurladı.
Yolda yürürken benimle aynı hizada yürümeye çalışıyordu. Bende adımlarımla ona uyum sağlamaya çalışıyordum. Otoparktan arabasını aldıktan sonra son derece lüks bir emlak ofisinin önünde durduğumuz ana kadar hiç konuşmadık. Bundan bende memnundum sessizlik bana huzur veriyordu. Emlak ofisinin kapısı açılıp muhteşem bir kızıl çıkıp Şahin'e doğru yürüyüp samimi bir şekilde tokalaştığında ben arabada oturmuş yine çantama sarılmıştım. Ayaküstü sohbet ederken kadın sürekli olarak Şahin'e dokunuyordu. Hiç rahatsız görünmeyen Şahin'e bakarken öfkelenmiştim, başımı başka yöne çevirip çantamı daha çok sıkarak beklemeye devam ettim.
Bir süre sonra arabanın arka kapısı açılıp bir çift uzun bacak binince gözlerimi devirdim. İki koltuğun arasına soktuğu bacaklarıyla bana doğru eğilip uzun manikürlü ellerini gözüme sokarak " Merhaba ben Aysun" dedi.
Çok kıymetliymiş gibi sarıldığım çantamın sapından zoraki ayrılarak tokalaşıp "Bende Asya" dedim.
Tekrar elini çekti ama bacakları iki koltuk arasında bembeyaz dikkat çekici bir şekilde duruyordu. Şahin'nin gözlerinin sürekli olarak o noktaya kayması normaldi, ben bile kadın halimle bacaklarına bakıyordum zira ne bir tüy nede bir kıl dönmesi vardı. Pürüzsüz ve yakılasıydı.
Yani kendi bacaklarımda sürekli çıkmamak için direnip içeride dönen ve her seferinde iğne ile çıkarttığım kıllar benim lanetimdi. Tavuk poposu gibi duran bacakları olan her kadın gibi böylesi bacaklara sahip olan kadınlardan nefret ediyor, sıcak içecek dökme isteği uyandırıyordu. Popomu hafifçe kaydırıp dışarıya bakmaya devam etmek en iyisiydi. Ben dışarıya bakarken hızla semtleri geçiyorduk. Lüks semtlerin olduğu ....... Giriş yaptığımızda artık yollarda muhteşem fizikli gençler, süper lüks arabalar görmeye başlamıştım. Yol tarifi yapan Aysun Hanım her lafının sonunda ci-ğim ekiyle beni bayıltıyordu. Nihayet tarif ettiği yere geldiğimizde bacakları yoğun parfümü ve cik ekleriyle arabadan inmişti. Ben yokmuşum gibi davranmaya devam ederek koluna girdiğiŞahin'ciğiyle apartmana girdiler ben ise arkalarından besleme gibi onları takip ediyordum. Apartman girişinde ki kocaman aynaya baktığımda kıkırdadım sanki onlar evliydi ben ise evi temizlemeye gelen kadındım çantama sarılmış ezilip büzülüyor onları takip ediyordum.
Gezdirdiği ev kocaman, lüks ve kasvetliydi. Kumanda ile kontrol edilen camlar lambalar bana göre değildi. Özelliklerini bayılarak anlatan Aysun'u dikkatle dinleyen Şahin bana sorma gereği bile duymadan "Tutuyoruz "dedi. Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca evden öfkeyle çıktım.
Ben yokmuşum gibi davranışlarına ses çıkartmamıştım ama yaşayacağım yere ben karar verebilirdim. 12 katı koşarak indim her katta daha çok öfkeleniyordum, aklımdan bir sürü küfür geçerken kendimi dışarıya attım. Temiz hava yüzüme çarpınca derin bir nefes aldım. Birkaç dakika sonra öfkeyle apartmandan çıkan Şahin ve arkasında ki şaşkın Aysun bana bakıyorlardı.
h