"Ben giyinebilirim, kıyafeti de verin banyoda giyinip gelirim" dedim.
Miray sıkıntıyla "of tamam hadi daha saçlarını kapatacaklar acele et" dedi.
Banyoda giyinirken ömrüm boyunca göremeyeceğim kadar yumuşak ve seksi çamaşırlara bakıp iç geçirdim. Bu gün yaşadıklarımın bir rüya olması çok büyük bir ihtimaldi. Şeftali renkli dantelli iç çamaşırları giyinip askıdan aldığım uzun şeftali rengi kapalı elbiseyi kafamdan geçirdim. Kıyafeti üzerimde düzeltirken kendimi tanıyamamıştım. Uzun kollu tesettür elbise vücuduma oturmuştu. Kıvrımlarımı oldukça belli eden kıyafet ayak bileklerime kadar uzundu. Kumaşının yumuşaklığına hafifçe dokundum. Ve başım dik banyodan çıktım.
Odada turlayan Miray dönüp bana bakıp ''Harika, yüzünü de kapattık mı kimse anlamaz" dedi.
Mirayla tek benzer noktamız boylarımızdı. Onun dışında ben ne kadar esmersem o kadar sarışındı. Yüzünde doktorun dokunmadığı tek bir yer bile yoktu. Kulaklarını bile estetik cerrahlara temizletiyor olması muhtemeldi. Dudaklarının içinde ki silikonlar simetrisini bozmuştu, kaşlar kalemle çizilmişti. Yakından bakıldığında yapma bir bebek gibi duruyordu. Bana göre canı sıkıldıkça estetik olmuş bir zavallıydı. Âmâ çok zengindi ve benim o paraya çok ihtiyacım vardı.
Tekrar oturtulduğum sandalyede başımı becerikli hareketlerle türbanla kapatan hizmetli işini bitirdikten sonra türbanımın üstüne yine şeftali renkli bir örtüyle yüzümü tamamen örttü.
Ayaklarıma eğilip ayakkabılarımı giydirdikten sonra yine sessizce ayrıldı. Miray camdan dışarıya bakıp geldiler deyince ilk kez kalbim sıkıntıyla atıp yapamayacağım korkusu içimi kapladı.
Avuçlarım terlemeye başlayınca avuç içlerimi elbisenin eteklerine sürü verdim. Miray gözlerini devirip bana eldiven uzattı ''sevgili nişanlımın dedesi çok dindar o yüzden iyice kapanman lazım hiçbir ten görünmemeliymiş, Ah ne sahtekârlık sosyetede ki tüm güzel kadınla flört edip beraber olan torunu erkek olduğu için sorun yok ama karısı kapalı olacak. Midemi bulandırıyorlar, bende onlardan böyle intikam alacağım' 'dedi.
Daha sonra rahat koltuğa gömülüp tabletiyle ilgilenmeye başladı. Ben ayakta içimde hareket eden heyecan dalgası ile kıpır kıpırdım. Bayılmamak için dua ederken öylece ayakta beklemeye devam ettim.
On on beş dakika sonra hizmetli kapıyı tıklayıp araladı. "sizi bekliyorlar efendim" dedi.
Miray "hadi acele et ve beni mahcup etme" dedi.
Kalbim taklalar atarken ben merdivenlerden dikkatle inip hizmetlinin gösterdiği odaya adım attım. Kalabalık erkek grubunun önünde ne yapacağımı bilmeden duruyordum. Şişman iri yarı bir adam kalkıp "kızım nişanlının yanına geç otur" dedi.
Kalın tülün arkasından etrafı görmeye çalışarak ilerledim. Hafifçe yana kayıp bana yer açan adama doğru ilerledim. İyice yaklaştığım zaman yüzünü gördüğüm adamın yakışıklılığıyla orada çarpılıp kaldım.
Tüllerin arkasında hayalmiş gibi duran adam tek kelimeyle muhteşemdi. Yıldızla saatlerce internette Google ye yakışıklı muhteşem erkek yazıp görsel arattığımız erkekler onun yanında halt etmişlerdi. Arkamdan öksürük sesi gelince hemen yanına çöküverdim. Ellerimde ki eldivenlerin içinde ki ellerim titriyordu.
Tam karşımda ki sandalyede oturan aksakallı dede dua etmeye başlayınca gözlerimi kapatıp duanın huşu suna kendimi bıraktım. Sesi insanın içine dokunuyordu o okudukça kendimi günahkâr gibi hissediyordum. Yaptığım şeyin hata ve günah olduğunu şimdi fark ediyordum. Buradan bir an evvel çıkmalıydım. Panik beni ele geçirince hareketlendim.
Sahte nişanlım bana eğilip "kımıldayıp durma dikkatimi dağıtıyorsun "deyince hareketsiz kaldım.
Edilen dua bitince hoca biraz önce bana kızım diyen adama dönüp kızınızı Allah'ın emri ile istedik sizde verdiniz şimdi bu emri nikaha çevirmek üzere burada bulunuyoruz. Şimdi kızım soracağım sorulara kafanı sallayarak cevap vereceksin anladın mı dedi.Soru basitti hemen kafamı salladım.
Daha sonra yine dualar edip bana doğru dönüp kabul ediyor musun dedi kafamı tekrar salladım. Toplam üç kere aynı soruya kafamla evet derken idam kararımı onayladığımdan haberim yoktu.
Mehir e karar verirlerken etrafı dinliyordum. Ev ve oldukça büyük bir araziyi bana nikah hediyesi olarak verdiklerini duyan sahte babam ellerini mutlulukla ovuşturdu.
Hoca ayağa kalkıp ''Nikâh bitti. Rabbim hayırlı uğurlu etsin. Şimdi büyüklerinizin elini öpebilirsiniz'' dediğinde ayağa kalkıp nikâhlı kocama baktım. Olay hem dramatik hem de komikti. Kıkırdadım. Kocam önde ben arkada sırayla tüm erkeklerin elini öpüp başıma koydum. 9 erkek eli öptükten sonra kocam bana dönüm elini uzattı.
Ne yapacağımı bilmez bir halde durup eline baktım. Arkadan birisi ''Kocanın elini öpsene'' dedi.
Sessizce ''Yuh artık'' dedim. Kaşları duyduğunu belli edercesine hava ya kalkıp elini iyice burnuma doğru uzattı. Nefesimi verip elini tuttum hafifçe dudaklarıma değdirip bıraktım. O kadar kat tüle rağmen ellerinin sıcağı dudaklarımı yakıp geçerken kafamı kaldırırdım.
Yüzümü görmeye çalışır gibi eğilip tüllere odaklanınca geriye kaçtım. Oda kafasını geri çekti. Herkes hareketlenmiş sevinçle konuşurken sahte babam ''Hadi sofraya" dedi.
Kapıyı açıp herkes dışarıya hareket ederken bende adım attıp kolumdan yakalayıp beni durduran kocam bağırarak "baba, dede bekleyin" dedi.
