"Kes şunu Riki, canımı yakıyorsun."
Riki umursamadan karşısındaki kadının kolunu sıkıca tutmaya devam etti.
Karşısındaki kız ifadesiz yüzüyle kolunu aniden çekmeye çalıştı ancak Riki durmadan sertçe konuştu.
"Kimseye bir şey söylemeyeceksin Hanni. Eğer söylersen-"
"Ben senin çevrendeki koyunlara benzemem Riki. Senin bir kişiyi rızası olmadan kaçıracağını hiç düşünmemiştim. Siz Brown'lar yok mu? Hepiniz iğrençsiniz."
Riki dişlerini sıkarak derin bir nefes aldı.
"Bu seni zerre ilgilendirmez küçük fahişe. Kes sesini ve bir daha bu konuyu açma. Eğer açarsan tüm hayatının amına koyarım."
Kızın gözlerinden anlık bir korku dalgası geçse de kesik bir nefes alıp dik durmaya çalıştı.
"Eğer ben batarsam, seni de beraberimde getiririm."
"Kanıtlayamazsın bile! Benim elimdekiler hakkında zerre bilgin yok, fahişe."
Kızın kolunu sonunda bıraktığında Hanni bir an boşluğa düştüğünü zannetti ancak hızlıca toparlandı.
"Belki de çoktan harekete geçmişimdir Brown. Ah, çok üzgünüm. Yoksa Nishimura mı demem gerekiyordu?"
Riki hızlıca eline aldığı bardağı yere fırlattı.
"Bulduğun ufak tefek bilgiler kimsenin umurunda değil!"
"Önemli olan geçmiş değil zaten Nishimura. Şuan neler olduğunun farkında olmaman ne acı!"
"Ne sacmalıyorsun?"
Kapının çalınması ile Riki hızlıca Hanni'den uzaklaşıp masasına oturdu.
Gir komutunu verdikten sonra kapıda elinde telefonla duran asistanına baktı.
"Efendim, Bayan Serena size ulaşamadığı için beni yolladı."
Riki kız elindeki telefonu uzattığında Hanni'ye kısa bir bakış atıp sırıttığını fark ettiğinde telefonu aldı.
"Evet?"
"Riki, çabuk eve gel! Polisler aşağıda ve babamla ciddi bir şey konuşuyor. Sanırım Heeseung için!"
Riki hızlıca telefonu bıraktı.
"İdare edin, çok önemli bir işim var."
Riki hızlıca arabaya vardığında sürücüyü uyardıktan sonra arabayı kendi sürmeye başladı.
Kısa bir sürede eve vardığında hızlıca içeri girdi.
Heeseung'un korkuyla ona baktığını fark ettiğinde yanına gidip ona sıkıca sarıldı.
"Sorun yok meleğim."
Birkaç polis onlara seslenince Riki çekilmek zorunda kaldı.
"Riki, korkuyorum!"
Riki rahatlatıcı bir gülümseme ile ona baktı.
"Sorun yok meleğim. Sadece birkaç soru soracaklar."
Heeseung dolu gözleriyle kafasını olumlu anlamda salladı.
Bir polis Heeseung'un yanına gelip el halkına baktı.
"Sanırım bir yanlış anlaşılma var efendim. Dediğiniz gibi çok fazla düşman zor olmalı. Yine de eğer Bay Heeseung karakola gelmek isters-"
"Hayır, hayır, hayır! İstemiyorum."
Polis kafasını olumlu anlamda sallayıp bir süre ihbar eden kişi ve diğer konular hakkında konuştu.
Sonunda gittiğinde Heeseung burnunu çekerek Riki'ye yaklaştı.
Riki kollarını hızlıca ona doladığına Heeseung kendini ona bırakıp gülümsedi.