3.

195 25 12
                                    

Heeseung ağzındaki yemeği çiğnerken etrafındaki bakışları hissedebiliyordu.

Yemeği yerken çenesi titriyordu ancak belli etmemeye çalışarak yemeye devam etti.

"Burada ilk günün nasıl geçiyor, Heeseung?"

Heeseung karşısındaki adamın bu kadar rahat olmasına şaşırarak çatalını bıraktı.

"Beni kaçırdınız ve ilk günümün nasıl geçtiğini mi soruyorsunuz bayım anlayamadım?"

Adam çok komik bir şeymiş gibi gülerken Heeseung buradaki herkesin psikopat olduğunu düşündü.

"Neden bu kadar abartı tepki verdiğini anlamadım Heeseung. Sunoo sorgulamadan sessizce takılıyordu sadece."

Heeseung şokla gözlerini kocaman açtı.

"Önceden de mi birini kaçırdınız?"

"Oğullarımızın iyiliği ve mutluluğu için bir hiç."

"Bir oyuncak değilim, bir insanım!"

Masadaki herkes onun sesini yükseltmesiyle gerilirken Heeseung sinirden ne yaptığını bilmiyordu.

"Saygılı olduğunu düşünmüştüm."

"Beni oyuncak zanneden insankara karşı değilim saygılı falan."

Adam boğazını temizleyip yanına bir adam çağırıp kulağına bir şeyler mırıldandı ve adam geri çekilip Heeseung'un yanında durarak kolundan tuttu.

"O zaman sevgili eşin gelene kadar biraz eğitelim seni Heeseung."

Heeseung ne olduğunu anlayamadan adamın onu bir yere götürdüğünü anladığında çırpınarak kurtulmaya çalıştı ancak adam istese onu yere serebilecek güçteydi.

"Çek şu elini!"

Heeseung bağıra bağıra sürüklenirken adam dayanamamış olacak ki ingilizce bir şeyler söyledi.

Onu tutan adam hemen kafasını sallayıp onu yere 'bıraktı'.

Heeseung kurtulduğunu zannederken arkadan hızla gelen kadın elindeki iğneyi hızlıca Heeseung'un omzuna vurdu.

Heeseung hissettiği uyuşukluk ile inleyerek titrek bir nefes aldı.

Gözleri yavaş yavaş kapandığında üşüdüğünü çok net hissetti.

.

.

.

Heeki - don't blame meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin