Heeseung ürkekçe yürürken Riki arkasında omuzlarından tutmuş onu yönlendiriyordu.
Riki onu kucaklayıp arabaya bindirdi.
Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra Riki Heeseung'u arabadan indirdi ve kucağından indirmeden yürüdü.
Heeseung heyecanla beklerken hissettiği sıcak ortam ile rahatladığını hissetti.
Bırakıldığı yumuşak minder ile gözlerindeki bağın açıldığını hissetti.
Heyecanla gözlerini açıp etrafı inceledi.
Çok güzel ve geniş bir salondalardı. Bir Bungalov evindelerdi.
(su tahta evlere bungalov deniyomus o sadece turkiyede yok degil mi ya japonyada da vardir bence)Heeseung etrafı inceledikten sonra dudağını büzüp Riki'ye baktı.
"Çok güzel..."
Riki gülümseyerek Heeseung'un alnına bir öpücük bıraktı.
"Senin için."
Heeseung gülümseyerek Riki'nin ellerini tutup yanına oturttu.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim bebeğim."
Riki tekrar ayağa kalkıp Heeseung'un ellerinden tuttu ve onu da kaldırdı.
"Akşam yemeği vakti bebeğim!"
Heeseung heyecanla Riki'yi takip etti.
Merdivenlerden çıkıp bir kapıdan içeri girdiler.
Odada baştan aşağı camlarla kaplı bir yer vardı ve buradan ormanı ve yıldızları çok net görebiliyordu.
Yağan yağmurun sesi ile karışan şömine sesi ile Heeseung huzurla gözlerinin ağırlaştığını hissetti.
"Burası mükemmelin de ötesinde sevgilim, kusursuz ve harika."
Riki gülümseyerek dudaklarına bir öpücük bıraktı ve camın yanındaki iki kişilik masanın bir sandalyesini çekti.
Heeseung oturup sıcak olduğu için hala dumanı çıkan yemeklere baktı.
"Bunları hak edecek ne yaptım bilemiyorum Riki..."
Riki kaşlarını çatıp karşısında oturduğu için kolayca ellerini tuttu.
"Bunların hepsini hak ediyorsun meleğim, öyle düşünme."
Heeseung bir şey demeden dolu gözleriyle Riki'ye baktı.
"Böyle bir yeri daha önce duymuştum. Babam anlatmıştı, patronu iş için ona böyle bir yer tutturmuş. Hatta onun için annemle kavga etmişlerdi."
Riki dikkatlice onu dinlerken iç çekti.
"Eminim ki seni gördükçe ikisi de seninle gurur duyuyordur bebeğim. Onlar için çok sıkı çalıştın."
Heeseung kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Yeteri kadar çalışamadım ama."
Riki kaşlarını çatıp Heeseung'a baktı.
"Onlar için günde en fazla 4 saat uykuyla okula gidip hiç dinlenmeden çalışmaya gidiyordun bebeğim. Henüz 18 yaşındasın. Kaç kez okulda yorgunluktan baygınlığın eşiğine geldin? Sayısız. 3 yıl boyunca her gün böylesin Heeseung. Okulun olmadığı günler sabah 7 den gece 1'e kadar mesai yapıyorsun. Üstelik eve dönünce ders çalışıyorsun ve köpeğine bakıyorsun. Sence de bunu çoktan hak etmemiş misin?"
Heeseung bir şey demeden dolu gözleriyle yemek yemeye başladı.
Riki cevap alamadığı için aynı şekilde yemeğini yemeye başladı.