Sesiz çığlıklarda ses getirir...
Kimsesizlik... Bu kadar zor olmamalıydı.💦
Melek, gözlerini adamın üzerine dikti. Sesi alaycı bir sertlik taşıyordu, her kelimesi sanki keskin bir darbe indiriyordu. "Senin gibiler hep aynıdır. Kaçacak yer ararsınız, hayatınızın sorumluluğunu üstlenemezsiniz. Ailene ne oldu? Onları da mı böyle bir başına bırakıp buraya geldin? Yoksa zaten bırakılacak kadar önemsiz miydin?"Adamın yüzündeki gülümseme anında silindi. Gözleri bir an için yere kaydı, ama hemen toparlandı. Dudaklarının köşesini hafifçe yukarı kaldırarak sahte bir kahkaha attı. "Vay be, ne kadar da acımasızsın. İnan, ailemle ilgili terapistim bile bu kadar derine inememişti."
Melek kaşlarını kaldırdı. "Gülüyorsun ama gözlerinin ardında ne sakladığını biliyorum. Kendi yetersizliklerini, başarısızlıklarını burada unutmaya çalışıyorsun. Ama kaçamayacağını sen de biliyorsun. Kendini kandırıyorsun."sus melek sus. İnanır sus...
Adam başını hafifçe yana eğdi, sahte bir rahatlık sergilemeye çalışarak, "Sen bu kadar iyi bir analizci miydin? Yoksa yıldızlardan mı öğreniyorsun bunları?" dedi. Onu buraya getiren şu yıldızlar... Ah tamda bu kızın önüne bırakıp gidivermek zorundalar mıydı? Ama sesindeki alay, içindeki kırılmışlığını gizleyemiyordu.
Melek, yüzünde küçümseyici bir ifadeyle ona yaklaştı. "Ağzından çıkan şakalar seni kurtaramaz. Bunu biliyorsun, değil mi? Sadece bir maskeden ibaret olduğunu, asla gerçek olmadığını..."
Adamın elleri hafifçe titredi, ama çabucak ceplerine sakladı. Gözlerini kaçırmadan Melek'e baktı ve zoraki bir gülümsemeyle omuz silkti. "Eh, hepimiz bir şeylere tutunuyoruz. Sen sert görünüşüne, ben de şakalarına. Fark etmez. Ama endişelenme, hâlâ burada durabiliyorum."çok şükür diyelim.
Melek'in yüzündeki ifade daha da sertleşti. Ama derinlerde, onun o alaycı maskesinin ardında yankılanan kırgınlığı hissetti. Buna rağmen hiçbir şey söylemedi. Adamın maskesini parçalamak, onun için bir zaferden çok bir gereklilik gibiydi.
Melek, sert adımlarla bir adım daha ona yaklaştı. Gözlerinde biriken öfke, sanki adamın üzerine çığ gibi düşmek üzereydi. Sesi bir ok kadar keskindi, kelimeleri bıçak gibi kestiği her yerden yara açıyordu.
"Sen hiçbir şeyi hak etmiyorsun," diye tısladı. "Ne sevgi, ne merhamet, ne de huzur. Herkes senin gibi zayıfların yükünü taşımak zorunda mı sanıyorsun? Ailen bile senden vazgeçmişken, buraya gelip ne yapmaya çalışıyorsun? Kendini mi affettirmeye çalışıyorsun? Kimse seni istemiyor, kimse seni beklemiyor. Sadece... boşsun." Melek ileri gidiyorsun. Allahım ya sadece konuşmak için konuşuyorsun kızım melek gariban iç sesini dinlesene.
Adamın yüzündeki sahte gülümseme bir an için titredi. Melek'in sözleri bir ok gibi kalbine saplanıyordu, ama o yaralarını göstermek istemiyordu. Bir kahkaha patlatmaya zorladı kendini, her ne kadar sesi kırılmış gibi çıkmış olsa da.
"Boş... güzel bir kelime. Ama itiraf edeyim, ben 'kimse seni istemiyor' kısmını daha çok sevdim," dedi, alaycı bir tonla. Ben istiyorum abi sen meleğe bakma o biraz fazla öküz. Üzülme sen. Kıyamam sana, yada kıyarım ya kıyamam dediklerim tek tek kıydı bana. Allah razı olsun kardeşim. Ellerini ceplerine soktu, rahat görünmeye çalışırken ayak parmaklarını yere sıkıca bastırıyordu, sanki düşmemek için direniyordu. "Demek benim hakkımda bu kadar düşünmüşsün. Bu kadar detaylı bir analiz için teşekkür ederim, Melek Hanım."
Selamunnalleyyküümmmm..
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutma lütfen.
Sevgiyle kal Allah sevgisiyle.
Ay inşAllah başarırım...
Allaha emanet ettim.
Sonraki bölüme koşalımmm.
💙
EVRENLER FELAKETİM ...
Sen değilsin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸]
Fantasy"Ağlamak istemiyorum!" diye mırıldandı kalan son mecaliyle. Kulaklarını çocukların ağlayışları, kadınların çığlıkları doldurdu.Bu bir felaketi! Melodi bir felaketin kurbanıydı...Başını iki yana salladı acıyla. "Bırak onları! İstediğin benim gözyaşla...