Ne İçtik Lan Böyle.

72 15 11
                                    

Matarayı dudağına getirdiği anda geri çekti.

-"ananı sikiyim cidden bok kokuyor."

Bakışları tavanı buldu.

-"zehir direnci ne sikime yarar ki lan?"

Matarayı tekrar kavradı.

-"SİKERLER"

Aniden içini yakan bir acı, kulaklarının ve yüzünün kızarmasına sebep oldu.

Dili uyuştu ve boğazı karıncalandı.

Parmakları uyuştu ve kollarının hakimiyeti azaldı.

-"Bwu na anwaı sykm"

Yaklaşık 10 saniye geçtikten sonra, uyuşukluk hissi azalmaya başladı.

-"Ananı götünden sikiyim bu ne be.. Oyş.."

Yüzünü bir ekşime aldı.

Ayağı kalkmaya çalıştı fakat aniden gözleri kararınca, kendisini duvarda yaslanmış şekilde buldu.

-"Ay nereye düştük ayol?"

Oturduğu yerden ki toplamayı denerken, meridyenin %10'dan %12' ye çıktığını fark etti.

Şaşkınlığını, içini kaplayan heyecan ile gizledi.

-"Oyunda bu yoktu lan! Amk yoksunları ki mi dolduruyor? Vay a."

Aniden kapı açıldı ve gardiyan ile göz göze geldi.

-"Beni izle."

Yavaşça ayağa kalktı ve mataraya tekme atarak yatağın altına gitmesine sebep oldu.

Kapı kapandığı anda gardiyan Mert'in ellerini tutarak kelepçeledi.

-"Ananı sikiyim bu nasıl bir fetiş?"

Dar koridorlar ve kısık alanların sonucunda, bir kapının önüne geldi.

-" 5 dakikan var."

Kelepçeleri çözdü ve Mert'i içeri doğru itti.

Mert içeri girdiğinde etrafa eski püskü deri zırhlar olduğunu gördü.

-"Ayy canlarım ya! Ölmeden önce bari zırh veriyorlar<3 ananı SİKİM!"

Vücudunu tekrar kapıya döndü.

-"GARDİYAN DAYI! BURDAN KAÇ TANE ALABİLİRİM?"

Gardiyan kapının üstünde bulunan gözetleme demirini açtı.

-"Bir"

Mert'in bakışları zırhlara gitti.

Omuzlu, dizlik, göğüslük ve kask.

Hepsi deri olmasına karşın, köşedeki masanın üstünde duran kask, boyalı bronz gibi duruyordu.

Kaska doğru ilerledi. Önünü çevirdi.

Ön tarafı tamamen açık va kafasına tam oturuyordu.

Kaskı taktı ve kapıyı çaldı.

-"Dayı! Bitti işim"

Gardiyan bakışlarını Mert'in üzerine dikti.

Turuncu Keşiş kıyafetlerinin üstüne siyah bronz bir kask, oldukça komik bir görüntü veriyordu.

-"Beni izle. "

Mert adamı takip etmiş fakat takip ederken her bölgeyi ve koridoru aklına kazımaya çalışmıştı.

Son olarak bir kapının önüne geldiler.

-"Gir"

Mert'in bu kapı hakkında birkaç bilgisi vardı.

Kapının rengi kahverengi ise, zırh veya siyah almak içindir.

Kapının rengi turuncu veya yeşil ise, yemek veya kitaplar içindir.

Fakat rengi kırmızı ise.. Bir test kapısı demektir.

Kapının rengi şansına yeşil kapıya gelmişlerdi.

İçeride ise devasa bir kütüphane vardı.

Irkların her biri için bir bölge ve her ırkın bağlı olduğu sanatlar için bir raf.

Mert kütüphaneyi gezerken, aradığı kitap ile göz göze gelmişti.

"Irksal Yetenek kitabı"

Mert bunu elde edip okuduğu anda, ırkına bağlı olan yeteneğe sahip olacaktı.

Örnek olarak eğer japon ırkını seçmiş olsaydı ve katası kılıç katası olsaydı, kılıç kullanımı hasarı ve hızı artacaktır.

Ama Türk ırkını seçtiği için bunun yerine, meridyenlerde bulunan özleri hareket ettirip avuç içinde toplayan bir teknik olan Osmanlı tokadını elde edecekti.

Bu Yetenek 100.lv'e kadar hiçbir işine yaramasa dahi, katasını elde edince gücünü yüksek miktarda arttırmasına sebep olacaktı.

Bu Yetenek özü avuç içinde biriktirmeyi ve hassas bir biçimde depolamayı sağlardı.

Biriken güç o kadar hassas olur ki, sert bir darbe sunucu tüm meridyen özü patlar ve büyük bir güç oluşturur, bu tekniğin adı ise "Osmanlı tokadı" olarak geçmiştir.

Sadece Türk ırkı seçen ve yakın dövüş kullanan savaşçılara bahşedilen bir yetenek.

Mert, kitabı okuduktan sonra kitap yavaşça yok oldu.

-"Noluyor la-"

Bir anda büyük bir patlama Duyuldu.

Raflar sallandı ve yıkılmaya başladı.

-"ÇABUK BENİ İZLE!"

Mert daha ne olduğunu anlamadan, gardiyan onu kolundan tuttu ve çekmeye başladı.

Mert bu karmaşadan yararlanmak istedi ve yerdeki kitaplardan birini kaptığı gibi keşiş kıyafetinin içine yerleştirdi.

Kuşak kıyafeti içeriden sıktığı için, kitap arada sabit ve fark edilmez bir biçimde kaldı.

Çocukların hepsi bir yerde toplanmış ve askerler liderlerine rapor verirken, Mert pür dikkat dinlemeye başladı.

-"EFENDİM! BATI CEPHESİNDEN SALDIRIYA UĞRADIK!"

Dedi asker yaralı bir içimde, kolu temiz bir biçimde kesilmiş ve bedeni kan ile kaplıydı.

-"BİZE SALDIRMAYA KİM CESARET EDEBİLİR Kİ?!"

-"Plot armorlu bir MC"

Diye geçirdi içinden Mert ancak, daha bu saldırıya 2 yıl vardı, birden bulunduğu mağaranın üstü temiz bir kesik ile açıldı ve uçan bir varlık içeri girdi.

Siyah bir Aura yayıyor, ve ona bakmak bile acı veriyordu.

Uzun siyah saçları ve yakut kırmızısı gözleri ile, devasa bir boyutu vardı.

Sakince seslendi.

-"Form Anka"

Birçok asker kesilmiş veya yerde ölü yatıyordu.

-"ACIL ÇIKIŞLARA!"

Diye bağırdı bir görevli.

Mert bu durumu fırsat bildi ve tüneller ayrıldığı anda başka bir çıkışın ışığını fark edip çıkışa doğru koşmaya başladı.

Aniden arkasındaki tünel çökmeye ve çıkan duman görüşünü kısıtlamaya başlarken, ışığın bulunduğu açıklığa doğru kalan son gücünü bacaklarına yönlendirdi.

Gözüne ve burnuna giren Toz parçaları, temiz hava ile buluştuğunda, vucüdunun aşağıya çekildiğini ve boşluğa düştüğünü fark etti.

-"ÇIKIŞI KİM UÇURUMUN BAŞINA KOYAR AMINA KOYYIIIIII-"

Düşerken küfür etmeye devam etti.

Köylüler ve Kahramanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin