Multimedya: Duru ÖZTÜRK
Başımdaki korkunç ağrıyla kendime geldim.Elimi başıma götürdüğümde ön koltuğa bakmamla çığlık attım.Annem kafasını direksiyona çarpmış ve kafasından gelen kan kurumaya yüz tutmuştu.Ağlama isteğimi bastırıp emniyet kemerini çıkarmaya çalıştım.Ama açılmıyordu, sıkışmıştı.
Elimin titremesini durdurmak için bu anı düşünmemeye çalıştım ama hâlâ elim titriyordu.Sonra burada tek olmadığımı hatırlayıp yardım isteyebileceğimi fark ettim.
"YARDIM EDİN! KİMSE YOKMU ?LÜTFEN YARDIM EDİN!!"
Kimsenin gelmeyeceğini düşünmeye başladığımda ayak sesleri gelmeye başladı.Hem heyecanlanıyor hemde korkuyordum.Sonunda arabanın kapısını açtığında gelenleri gördüm.Dört erkek gelmişti.En başlarındaki koyu kumral saçlı ve kahverengi gözleri vardı.Diğeri esmerdi ve kahverengi gözleri vardı.Onun arkasındaki siyah saçlı ve kahve gözlüydü.En arkada olanın mavi saçları ve siyaha yakın gözleri vardı.Bu dört erkekte benim yaşlarımda görünüyorlardı ve gerçekten oldukça yakışıklılardı.
"Merhaba,sesini duyduk ve geldik bir sorun mu var acaba?" diye sordu kumral olan."Şey aslına bakarsan evet,a-annem kafasını çarpış ve ben kendime yeni geldim ve kemerim sıkışmış.Annemin kafasından kan geliyor ve benim başım ağrıyor...Özür dilerim çok fazla ve dedim ama ... Özür dilerim..." Diyerek daha fazla içimde tutamadım göz yaşlarımı saldım.Hemen sonra yabancı kişilerin yanında ağladığımı fark ederek elimle göz yaşlarımı sildim ve elime baktığımda maskaramın aktığını ve elimin siyaha boyandığını fark ettim
Tanrım hiç tanımadığım insanlar olsada kendimi bugünlük fazlasıyla onlara rezil etmiştim."Şey kusura bakmayın ben kendimi daha fazla tutamadım...Özür dilerim.Bu arada ben Duru" benden hemen sonra mavi saçlı çocuk "bende Arda "sonrasında sarışın olan "ben Emre" ve sonra kumral olan " ben Batuhan" ve en son koyu kumral saçlı olan çocuk " ve bende Emir şimdi tanışma faslını geçmişsek seni şu kemerden kurtaralım" diyerek bir adım daha atıp elini kemerin emniyetine götürdü.Anlaşılan oda zorlanıyordu fakat belli etmiyordu.
Yaklaşık 10 dakika kadar uğraştıktan sonra uğraşmayı bırakıp adının Arda olduğunu öğrendiğim mavi saçlı çocuğa döndü ve "Arda sende bıçak vardır,sıkışmış kesmemiz gerekiyor" dedi.Arda elini arka cebine götürüp küçük bir bıçak çıkardı ve Emir'e verdi .Emre hemen karın kısmından kesmeye başladı ama çok yavaş kesiliyordu ,anlaşılan bi'on dakika da bunu bekliyecektim.
Sonunda bitirdiğinde hiç beklemeden arabadan inip annemin kapısını açmaya çalıştım ama çok uzun süredir oturduğum için bacaklarım uyuşmuştu.Tam düşeceğim sırada Emre tuttu ve "iyimisin ,başın mı dönüyor?" diye sordu."Hayır hayır uzun süredir oturduğum için bacaklarım uyuşmuş ama geçer birkaç dakikaya " diyerek kollarından kurtuldum ve annemin kapısını açtım.Hiç beklemeden kafasını koltuğa yasladım ve nabzına baktım.
Nabzı atmıyordu! Hemen kafamı göğsüne yasladım ve kalp atışını kontrol ettim ama durum değişmedi.
Yere yığıldım ve ayaklarımı kullanarak kendimi arkaya doğru sürüdüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım."A-anne...Annemm...Anne kalk gidelim lütfen sana ihtiyacım var şimdi olmaz...H-hem bugün babamın doğum günü daha onu kutlayacaktık" diye kekeleyerek ağlamaya başladım.Batuhan gelip "sarılalım mı?" diye sorduğunda hiç düşünmeden kalkıp sarıldım.Batuhan kollarını belime sıkı sıkı sardı,bende kollarımı sıkı sıkı onun boynuna sardım.İki,üç dakika sonra ayrıldığımda burnumu çekerek "teşekkür ederim" dedim. O'da "rica ederim prenses hem banada iyi geldi" diyerek göz kırptı.Bu çocuğu ilk dakikadan sevmiştim.Sonra herkes ayrı ayrı köşelere çekilip düşünmeye başladığında bende sırtımı arabaya verip düşünmeye başladım.
14 Saat Önce
"Sevdiğin kız başkasına varmış,
Dayanabilir sen dayan Ali Cabbar"Tamam kalpsiz bir insan değilim ama o kadar derdim tasam varken insan birde Ali Cabbar'a üzülemiyor.Mesela benim en büyük tasam bir hafta sonra olacak üniversite sınavıydı.
Annem yine tünelden gidiyordu ama bugün itiraz etmedim.Çünkü bugün babamın doğum günüydü ve pasta ve hediye aldığımız için çok süre kaybetmiştik.Tünelin ortasına doğru gelirken birden bir arabaya çarptık.O ana dair hatırladığım son şey annemin "Duru sıkı tutun " diye bağırmasıydı.
Şimdiki Zaman
Daha fazla sessiz kalmak istemediğim için konuşmaya başladım "Neden hareket etmiyoruz?Tünelin başına veya sonuna doğru gidersek yardım isteyebiliriz" dedim.Emre dönüp "Biz buraya ilk sıkışıp kaldığımızda iki tarafa da baktık ne yazıkki iki tarafta da çıkamayız çünkü iki tarafta çökmüş"dedi.Sonra Batuhan dönüp"Burası sıcak olmaya başladı sanki kalarüfer yanıyo gibi mübarek " diyip ceketini çıkardı.Onun çıkarmasıyla tek tek hepsi ceketlerini çıkardı ve formalarıyla kaldılar.
"Siz kaçıncı sınıfsınız ve sizin arabayı kullanan kişiye ne oldu?" diye merak ettiklerini sırayla sormaya karar verdim.Arda bana bakıp"Lise sonuz ve arabayı Emir kullanıyordu,şey biz bir yıl topluca sınıfta kaldık da o yüzden 19 yaşındayız "dedi.Ben anladım der gibi başımı salladım.Arda bana dönüp"Sen kaç yaşındasın ve lise kaçsın?" dedi bende "Lise sonum ve iki hafta sonra 18 yaşında olacağım "diyerek cevap verdim.
Neden sonra fark ettim formaları bizim okulun formasıyla aynıydı.
"Batuhan siz bizim okuldamı okuyosunuz yani **** lisesinde?" diye
sordum.Batuhan "Evet Duru ama biz yeni geldik sayılır bizi fark etmemişsen veya hiç görmemişsen anlarım çünkü dediğim gibi yeni geldik"dedi."Neden geldiniz ki? Yani öyle demek istemedim neden son yıl geldiniz demek istedim" bu sefer Emir cevap verdi "Biz bir yıl sınıfta kalmıştık ya hani o yıl 6 çocukla kavga ettik ve uzaklaştırma aldık.Batuhan gurur yaptı "o okula gitmem"diye bizde mecburen sizin okula geldik " dedi.Saatin kaç olduğunu bilmiyorum ama herhalde gece oldu çünkü hava soğumaya başladı.Telefonumu sanırım arabada düşürdüm ama annem de olsa ben ölülerden korkarım bu yüzden almak için arabaya gitmeyi reddediyorum.
Çekinerek
"benim uykum geldi"
dedim.Anlamayan bakışlarla bana baktıklarında
"burası çok rahatsız uyuyabileceğimi sanmıyorum,arabada annem olsada bir ölü var ve ben ölülerden çok korkarım "dedim.
Emre:
"o zaman bizim arabada uyu istersen bende seni ön koltukta beklerim,yani eğer korkarsan "dedi."Çok teşekkürler"dediğimde tebessüm ederek "gidelim o zaman?"dedi .Evet anlamında başımı salladım.
Elini uzatarak kalkmama yardım etti.Arabalarına gittiğimizde bu arabayı daha önce okulun bahçesinde gördüğümü fark ettim.Arabanın arka kapısını açıp içeri girdim.Ceketimi çıkararak yastık yerine kullandım.Üzerim açık kalmıştı ama yaz mevsiminde olduğumuz için sorun yoktu.
Annemle birlikte babama hediye almak için gittiğimiz bir mağazadan
beyaz bir crop ve siyah piliseli dizlerimin bir karış üstünde deri bir etek alıp giymiştim.Ayağımda beyaz sporlarımı giymiştim.
Ceketimi başımın altına aldığım için bacaklarımı kapatabilecek birşey kalmadı.Çorapda giymediğim için uyurken eteğin açılması çok olasıydı.Emre'ye bakıp"acaba battaniye türü birşey varmı?" diye sordum.Emre arkasına dönüp "üşüdün mü?" dedi.Ona gerçeği söylemeyi reddettim çünkü kendisini sapık gibi hissetmesini istemiyordum.
Evet anlamında yavaşça kafamı salladım.Kendi ceketini çıkarıp üzerimi örttüğünde "sen üşümez misin?" dedim kibarlık nâmına. O ise bana sanki bir deliymişim gibi bakıp hayır anlamında kafasını sallayıp "iyi geceler Duru "dedi bende "iyi geceler Emre"diyip kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım.Umarım beğenirsiniz yorum ve vote atmayı unutmayın öpüldünüz!
Diğer kitabım olan "savaşın gölgesinde"ye de bakın derim 💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL
RomanceEmre: "Peki ya o kadar kısa sürede kurtarılamazsak?" Arda: "O zamanda bekleyeceğiz." Emre: "Kimi?" Arda: "Ölümü..." Emre ve Arda'nın konuşması her ne kadar şuan ki durumumuzu özetlesede hepimizi dehşete düşürdü.Ya bu lanet olası tünelden kurtulacakt...