FİNAL

48 5 4
                                    

Batuhan Kordel-Son dans🎶 Nazlı Öksüz-Yeni cami avlusunda🎶
Dolu kadehi ters tut-Gitme🎶

Üzerimdeki gelinliğe hayran kalmıştım. Derin göğüs dekolteli, tülden balon kolları olan, göğüs ve bel kısmında küçük beyaz çiçekleri olan, tülden bir gelinlik vardı üzerimde.

Ece:
"Ayakkabının altına kimin ismini yazacaksın?"

Gülümseyerek Ece'ye döndüm. Şarap kırmızısı, sırt ve bacak dekolteli bir elbise giymişti. Saten kumaşının altından karnı belli oluyordu artık.

"Batuhan'ın adını yazacağım. Belki kendisine harem açmaya karar verir."

Ece'nin güzel yüzü dediklerim ile gerildi. Onu sinirlendirmek işte bu kadar basitti. Ufak bir kahkaha attığımda dediklerimin doğru olmadığını anladı.

Gökçe:
"İpek'in adını yazalımmı?"

"İpek daha doğmadı Gökçe?!"

Gökçe:
"Ya hatıra olur işte."

Ona gülümseyerek tekrar aynanın karşısına geçtim. Çok heyecanlıydım. Küçük olan bu gelin odası beni daha çok geriyordu.

Ece:
"Balayına nereye gideceksiniz?"

Gökçe:
"Biz hâlâ gidemedik ya! İpek doğunca hiç gidemeyiz"

Diyerek ellerini karnına götürdü. Toz pembe bir elbise giymişti. Ece'nin elbisesi gibi saten değildi, ipekti. Hafif göğüs dekoltesi olan ve dizlerinde biten bu elbise, Gökçe'ye oldukça yakışmıştı.

"Doğuma sekiz hafta kaldı."

Gökçe:
"Evet, ve bu beni oldukça geriyor."

Ece ,Gökçe'nin elini tuttuğunda, onun elinde kendi karnına gitti. İkisininde doğumdan korktuğunu anlayabiliyordum ama o çocuk orada kalmayacaktı.

Gelin çiçeğim ile oynarken kapı tıklandı. Gelenin kim olduğunu kızlarda benim kadar iyi biliyorlardı, aralarında gülüşüp dışarı çıktılar.

Emir:
"Bu kadın benim müstakbel eşimmi?"

"Düğünden kaçmayı düşünmüyorsan evet"

Emir gülümseyerek bana yaklaştı. Üzerinde çok şık bir takım vardı ve bu, onu olduğundan daha yakışıklı göstermişti.

Emir kravatını gevşetip, bir düğmesini açınca şaşkınlık ile ona baktım. O ise, bu ifademe yalnızca gülümsedi.

Emir:
"O kadar nefes kesicisin ki, yanında nefes alamıyorum. Nefesimi kesiyorsun Duru."

Yanıma yaklaşıp, yüzümü ellerinin arasına aldı. Burunlarımız birbirine değiyordu. Yakınlıktan dolayı gözlerimi kapattım. Odada yalnızca nefes seslerimiz ve birbirimiz için atan kalplerimizin sesleri vardı.

Emir kısık sesle konuşmaya başladı.

Emir:
"Herşey o kadar güzel ki... Eğer bu bir rüyaysa lütfen beni uyandırma."

Ona gülümsediğimde o'da gülümsedi ve beni gülüşümden öptü. Daha sonrasında bildiğim bir şarkının sözlerini, kısık bir sesle söyledi.

Emir:
"Ölü bulursan eğer beni düşünde,
Öperek uyandır, dirilt beni seninle."

Bu sefer onu öpen ben oldum. Emir herzaman böyle romantik miydi? Benden başkasına hayır.

Emir:
"Gidelim mi?"

"Nereye?"

Emir:
"Randevun mu var Duru?"

TÜNEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin