Onaltıncı Bölüm

29 9 7
                                    

Multimedya: İnci SOYKAN

"B-babam öldümü?"

Emir cevap vermek yerine kucağımdaki tepsiyi kaldırıp bana sarıldı. Babam ölmüştü. Annemde ölmüştü... O tünele girdiğim andan itibaren çevremdekiler ölüyor muydu yoksa ben mi panaroyaklaşmıştım?

Üzülmemmi gerekiyordu bu habere sevinmemmi? İçimden hiç birşey gelmiyordu. Babam... Her kız gibi benimde ilk aşkım babamdı. Baba-battaniye-sevgili-battaniye döngüsünde ben hep babamdaydım. Tünele girmeden önesine kadar...

"Nasıl ölmüş?"

Emir:
"İntihar etmiş."

"İntihar mı?"

Emir:
"Evet,sanada mektup bırakmış."

"Yani ölmeden önce benimi düşünmüş?"

Emir:
"Öyle görünüyor."

Babam ölmeden önce beni düşünmüştü. Tıpkı annemin kaza anı beni düşünmesi gibi...

"Cenaze ne zaman?"

Emir:
"Yarın öğle namazından sonra."

"Sence mektupta ne yazıyor?"

Emir:
"Bilmiyorum ay ışığım."

Acaba babam yaptıklarından pişman olduğu için mi intihar etmişti? Belki de pişman değildi.

"Cenazeden sonra İzmir'e gidelim."

Emir:
"Tamam,ben Arda'ya söyleyeyim. Hazırlık yapsınlar."

Emir'i onaylayıp telefon konuşmasını dinledim. Acaba bu sefer İzmir'e gidebilecek miydik? Belki de bu sefer Emre filan vururdu beni.

"Sence yarın İzmir'e gidebilecek miyiz?"

Emir:
"Aksini düşündürscek hiçbir şey yok."

Emir sözlerini bitirip ayağa kalktı.

"Nereye gidiyorsun?"

Emir:
"Hiçbir yere.Eşyalarını toplayacağım."

"Ben yapabilirim?"

Emir:
"Evet ama ben yapmak istiyorum."

"İyiki bu romantik yönünü yalnız bana gösteriyorsun. Yoksa seni elimde tutmak çok zor olurdu."

Emir yanıma gelip burnumu sıktı.

Emir:
"Ama sen bu güzelliğini herkese gösteriyorsun onu ne yapacağız?"

"Bilmem. Ne yapacağız?"

Emir:
"Seni saklayasım var bütün dünyadan."

Aklıma gelen şey üzerine gülmeye başladım.

Emir:
"Neden gülüyorsun bakalım?"

"Ya Emir millet tatilde,plajda filan yaz aşkı yapıyor. Birde bize bak! Ölümden dönerken birbirimizi bulduk!"

Emir:
"Farkımız tarzımız "

Emir'in söylediği sözler üzerine gülmeye başladım. Acaba biz nasıl olacaktık? Sonumuz nasıl olacaktı?

Etrafımızda bu kadar ölüm varken ,ölüm meleği bizim yanımızdan ayrılmazken bizim sonumuz güzel olabilirmiydi?

Bir saatin sonunda taburcu olarak emirin arabasına bindik. Acaba beni kendi evime mi götürecekti?

"Nereye gidiyoruz?"

Emir:
"Evimize ay ışığım."

Evimize... Ay ışığım... Ne kadar güzel seven bir insandı bu çocuk! Bana "sana ihtiyacım var" demek yerine sürekli "ay ışığım" diyordu.

TÜNEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin