Multimedya: Deniz AKAY
İzmir'e geleli yaklaşık üç saat oluyordu. Biz dört kız bir dairede kalıyorduk. Erkekler ise bizim karşımızdaki dairede kalıyorlardı.
İnci her ne kadar tatilini geçirmek için geldiğini söylesede evde imparatorluğunu ilan etmediği kalmıştı!
Bir insan herşeyemi karışabilir? Herşeye karışıyordu! Ev 4+1 olduğu için İnci olmasa herkese bir oda düşüyordu.
İnci misafir gibi olmak şöyle dursun eve geldiğimiz an bir oda seçip "burası benim" demişti!
İnci ve Ece bir odada ,Gökçe ve ben ise kendi odalarımızda kalıyorduk. Ece'yi biliyordum. İnci onu fazla zorlarsa gözünü dahi kırpmadan onu öldürebilirdi.
Mobilyalarımızı buraya gelmeden önce Arda halletmişti. Hepimizin yatakları iki kişilikti ve bu en çok İnci ve Ece'ye yaramıştı.
Gökçe:
"Arda yemeğe gideceğimizi söyledi. Hadi hazırlanın yarım saate salonda buluşuruz."Gökçe'nin söylediklerini duyunca elbiselerimi yerleştirmeyi bırakıp üzerimi değiştirmeye başladım.
Siyah ,dizlerimin iki karış üstünde biten , straplez ve üzerime âdeta yapışan bir elbise giydim. Altına yine siyah bir topuklu ayakkabı giydim. Siyah bir çanta aldığımda konbinim tamamlanmıştı.
Konbinim tek renk olduğu için makyajda zorlanmamıştım. Kahve tonlarında bir göz makyajı ve kırmızı mat ruj sürerek makyajımı tamamladım. Sıra saçlarımdaydı. Saçlarımı sürekli ya açık bırakıyordum ya da topuz yapıyordum. Bu sefer farklı olsun istemiştim.
On dakikadır sürekli saçlarıma bir model veriyor daha sonrasında vazgeçerek bozuyordum. Zamanının az kaldığını görmem ile saçımı ördüm ve alttan değişik bir topuz yaptım.
Odadan çıktığımda tamda tahmin ettiğim gibi hepsinin hazırlanmış olduğunu gördüm. Gökçe bir ıslık çalarken Ece elimden tutup beni olduğum yerde döndürdü.
Ece:
"Beklediğimize değmiş."Gökçe:
"Bu taş gibi kız benim arkadaşım mı?""Abartmayın. Hadi dışarı çıkalım.'
Kızların beni iltifatlara boğmalarına İnci sessiz kalmış ve göz devirmişti. Acaba benim hakkımda ne biliyordu?
Daireden çıkarken diğerlerininde benim gibi topuklu ayakkabı giydiğini gördüm. Neyse ki rezil olursak sadece ben olmayacaktım.
Kapıyı kapattığım an diğerlerininde dairelerinden çıktığını gördüm. Emir siyah bir gömlek ve siyah bir pantolon giymişti. Herzamanki gibi yine çok yakışıklı olmuştu.
Yine herkes sevgilisinin,İnci ağabeyinin arabasıyla gidecektik. Nereye gideceğimizi bilmiyordum ama hepsi bu kadar şıkken bizi saçma sapan biryere götürmezlerdi herhalde.
Emir arabayı durdurduğunda geldiğimiz yere baktım. Denize sıfır bir restorant dı . Arabadan indiğimde diğerlerinin büyülenmiş gözlerle etrafa baktığını gördüm. Haksız sayılmazlar dı.
Herkes sevgilisinin koluna girerek restorana girmeye başladı. İnci Emre'nin koluna girerken Emir ve bize kısa bir göz attı ve Emre'nin kulağına birşeyler fısıldadı.
Emir:
"Ay ışığım hadi gidelim.""Bilemiyorum Emir. Babamı bugün gömüp eğlenmeyi doğru bulmuyorum. Gelmeden önce böyle olacağını düşünmemiştim."
Emir:
"İstersen biz gidelim?""Lütfen sen kal. Benim için geçeni mahvetme."
Emir:
"Tabiki kalmayacağım. Güzel bir yer biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL
RomanceEmre: "Peki ya o kadar kısa sürede kurtarılamazsak?" Arda: "O zamanda bekleyeceğiz." Emre: "Kimi?" Arda: "Ölümü..." Emre ve Arda'nın konuşması her ne kadar şuan ki durumumuzu özetlesede hepimizi dehşete düşürdü.Ya bu lanet olası tünelden kurtulacakt...