Gökçe KARACA:
Hayatımızı yalnızca bizmi kontrol edebiliriz? Yoksa yalnızca bizmi kontrol edemeyiz? Benim hayatımda benim söz hakkım çok kısıtlıydı. Ben, o kısıtlı zamanda Arda'yı buldum ve aşık oldum.
Herşeyin peri masalı gibi olmasını beklemiyordum tabiki ama sonun bu kadar da kötü olmasını beklemiyordum. Biz sonun başındaydık.
Emir ve Duru'nun vefatından tam üç yıl geçti. O lanetli gün biz aslında yalnızca onları kaybetmedik.
Ben bebeğimi ve ruhumu kaybettim mesela. Arda, bebeğini, aşkını -beni- kaybetti. Ece, çocukluk arkadaşını ve bebeğini kaybetti. Batuhan... En çok o etkilendi diyebilirim...
Batuhan, Emir'in ölümüne tanıklık etmişti. O gün sabaha kadar morgda Emir'in başında beklemişti. Duru'yu sabaha karşı, kayalıklarda ölü bulmuştuk. Orası nereydi bilmiyordum ama onlar için önemli olmalıydı.
Kenarda, posta kutusu vardı. İçinde, en arka tarafta bir mektup bulmuştuk. Emir, Duru'ya yazmıştı. Mektubu okurken öyle zorlanmıştık ki.
"Sevgilim;
Seni çok özledim, ay ışığım. Senden ayrı kalmak o kadar zor ki. Bir gün geri döneceksin, biliyorum. O gün birdaha gitmene izin vermeyeceğim. Biz ayrılmayalım ay ışığım. Buna birdaha dayanabileceğimi sanmıyorum.
Emre'yle dahi konuşuyorsun ama bana gelince neden sağırsın?! O seni seviyor ve bunu bilmeme rağmen konuşuyorsun.
Ölmeyi dahi düşündüm ben! Ama seninle kavuşacağımız günü düşünerek bu fikirden uzaklaşıyorum hemen. Bir gün kavuşacağız ve ölüm lafı aklımızdan dahi geçmeyecek.
Seni ölene kadar sevecek olan,
Emir."'Seni ölene kadar sevecek olan'. Emir gerçekten ölene kadar Duru'yu sevmişti, tıpkı Duru'nun onu sevdiği için ölmesi gibi...
Onlar gerçekten kavuşmuştu birbirine ama bu kavuşma bizim kıyametimiz olmuştu. İnci o gün tutuklanmış ve yirmi yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
İnci o gün yalnızca Emir'i değil, hepimizi biraz öldürmüştü. Tabii Duru'yu da öldürmüştü.
O günden beri hiçbirimiz normal olarak piskologluk yapmıyor, Psikiyatri ye gidiyorduk.
Bebeğimi kaybetmiştim. Arkadaşlarımı kaybetmiştim. Bende kaybolmuştum ve kendimi birdaha bulamamıştım.
Ne kadar piskolojik destek alsamda kendime gelmemiş, bir enkaz gibi gezmiştim etrafta.
Arda sürekli yanımda kalıp bana destek olmaya çalışsada onunda ne kadar yıkıldığını tahmin edebiliyordum.
Arda kadar güçlü değildim ve onun gibi dik de duramıyordum. Benim onu hak ettiğimide düşünmüyordum. Bu yüzden bir yıl önce ondan ayrılmıştım.
Arda tabiki bunu asla istememişti ve olmaması için herşeyi yapmıştı. Ama ben bir kez karar vermiştim. Ayrılacaktım. Nitekim ayrılmıştım da.
Ece ve Batuhan bizim aksimize daha da birbirine sokulmuşlardı. Güçlerini birbirinden alıyorlardı.
Emir ve Duru'nun mezarı o tepedeydi. Yan yana olan mezarlarının başına gidiyor ve onlar ile konuşuyorduk. Onları orada asla yalnız bırakmıyorduk.
Bugünde oraya gidecektim. Üzerimi değiştirmek için dolabın kapağını açtım. Ne giyeceğime bir türlü karar veremedim.
Dolabın altını üstüne getirdiğimde aradığım şeyi buldum. Siyah, dizlerime gelen bir elbiseydi. Askıları oldukça inceydi ve üzerimde güzel duruyordu. Bu elbiseyi bana Duru almıştı, Amerika'dan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL
RomantiekEmre: "Peki ya o kadar kısa sürede kurtarılamazsak?" Arda: "O zamanda bekleyeceğiz." Emre: "Kimi?" Arda: "Ölümü..." Emre ve Arda'nın konuşması her ne kadar şuan ki durumumuzu özetlesede hepimizi dehşete düşürdü.Ya bu lanet olası tünelden kurtulacakt...