Yirmidördüncü Bölüm

21 5 5
                                    

Multimedya: İnci SOYKAN

Kendime geldiğimde bir hastane odasındaydım. Yanıbaşımda Ece ve Gökçe vardı. Diğerleri ise Emre'nin defin işlemlerini yapıyorlardı.

Emre'nin hâlâ böyle birşey yapmış olduğuna inanamıyordum. Emir'in babası Emre'nin öldüğüne değil sosyeteye rezil olduğuna üzülüyordu. Zaten olaydan iki saat sonra basın açıklaması yapmıştı.

İnci den bir tehdit mesajı falan bekliyordum ama hiçbirşey yazmamıştı. Sosyal medya hesaplarında da aktif değildi.

Ne kadar çok kişiyi gömmüştüm. Emre'nin sevgisi sağlıklı değildi. Sağlıklı olsa hiç kendini öldürürmüydü?

Gökçe her ne kadar iyi olduğunu söylesede ellerini karnından ayırmıyordu.

"İyimisin Gökçe?" diye sordum inatla.

Gökçe:
"Biraz ağrım var." diyerek sonunda itiraf etti.

"Ece hemşireyi çağır."

Ece telaşla dışarı çıkarken, Gökçe abartılacak birşeyinin olmadığını söylüyordu. Çok geçmeden hemşire geldi ve Gökçe'nin nabzına baktı.

Hemşire:
"Arzu ederseniz sizi kadın doğum doktorumuza götüreyim. Nabzınız çok hızlı."

Gökçe başını salladı ve hemen çıktılar.

Ece:
"Emre'ye inanabiliyor musun?"

"İnanamıyorum Ece ama konuşmakta istemiyorum. Bu akşam çok yoruldum."

Ece:
"Haklısın."

Ece uzatmadan dışarı çıktı. Kendimi yorgun hissediyordum ama bu fiziksel değil piskolojik bir yorgunluktu. Yavaşça kapı açıldı ve Emir kafasını uzattı. Oldukça yorgun görünüyordu.

Emir:
"Ay ışığım?"

"Emir?"

Emir odanın içine girdi ve yatağımın kenarına oturdu.

Emir:
"Neden uyumuyorsun?"

"Neden bayılınca hastaneye getirdiniz?"

Emir:
"Çünkü sana değer veriyoruz."

Biraz doğrularak Emir'e sarıldım. Emir üzerini değiştirmemişti
ve üzerinde Emre'nin kanı vardı. Onun için de zor olmalıydı.

"Üzerinde kan var."

Emir:
"Biliyorum. Sende de var."

Telefonumu elime aldım ve kamerayı açtım. Boynum ve elbisemin açıkta bıraktığı göğsüm kan ile kaplıydı.

"Çıkar beni buradan."

Emir, kolumdaki serumu yavaşça çıkardı. Yatakta doğrulurken sırtımda bir ağrı hissettim. Emir elini belime koydu ve hastaneden taburcu oldum.

Eve girdiğimizde Emir'den kalmasını istedim. Tek başına o evde kalmasını istemiyordum. Kaldı ki bende tek başıma kalmak istemiyordum.

Odama geçip üzerimi çıkardım. Elbisemin renginden dolayı fazla belli olmasa da, elbisem kan içinde kalmıştı.

Üzerime bornozumu giydim ve kolidorun sonundaki, banyoya ilerledim. Suyun derecesini ayarlayıp, üstümdeki bornozdan kurtuldum.

Her yerim kandı ve bundan asla kurtulamayacak gibi hissediyordum.
Suyun ayarı oldukça yüksekti ve tenimi tahriş edebilirdi. Ama öyle bir haldeydim ki, şu ne kadar sıcak olursa o kadar fazla temizlenebilirim gibi geliyordu.

Tamamen suyun altına girdiğimde anında kızaran tenime baktım. Bembeyaz bir tene sahip olduğum için cildim çabuk kızarıyordu.

Tqmamen soyutlaştığımı hissediyordum. Sesler yok oluyordu. Aklımda ,nereden bildiğimi bilmediğim bir şarkı tekrarlanıyordu. Bende elimde olmadan söylemeye başladım.

TÜNEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin