Multimedya: Emre KORHAN
Bir namluya bakıyordum birde sahibine. Göz altları çökmüş ve saçları dağılmıştı. Herzamanki o temiz ve özenli haliyle hiçbir alakası yoktu. Dudaklarımı zar zor açıp konuşmaya çalıştım.
"B-baba?"
Babam:
"Bana baba deme Duru! Bana baba deme!""Ama sen benim babamsın!?"
Babam:
"Kes sesini! Hoş ,az sonra sonsuza kadar susacak sın!""Yapmayacaksın! Yapamazsın!"
Babam:
"Emin misin ?""Baba , öldür ama affet!"
Sesimin titremesine engel olamıyordum. Az sonra ölecektim belki ve ben burada babamdan af diliyordum. Acaba diğerleri neredeydi? Son günümün böyle geçmesini istemezdim.
"Çünkü ben seni affetmeyeceğim!
Annemin ölümünden beni sorumlu tutmanı affetmeyeceğim! Bir günde bu kadar değişmeni affetmeyeceğim!
Beni son günümde hem annesiz hem babasız bırakmanı affetmeyeceğim!"Bomboş kabristanda yalnızca benim haykırışlatım duyuluyordu. Teyzem ve halamlar neredeydi? Çocuklar neredeydi? Belki beni duyuyorlar belki de duymuyorlar dı ama onlara elveda demem gerekiyordu.
"Ece seni herzaman çok sevdim ,bebeğim herzaman mutlu ol!
Gökçe seni az zamandır tanıyorum ama sen benim kardeşim oldun! Batuhan ve Arda sakın kızları üzmeyin! Emre senden özür dilerim..."Yalnızca babamın yüzüne bakarak konuştuğum için hiçbirini görmüyordum. Belki de böylesi daha basit geliyordu. Sesim gittikçe artıyordu. Burada olanlara sesimi unutturmamak istiyordum.
"Emir! Seni ömrümün sonuna kadar çok sevdim! Hikayemiz böyle bitmemeliydi ama sanırım bana ayrılan sürenin sonuna geldik!"
Burukça gülümseyerek celladıma baktım. Bir insan için öldürülmeyi beklemek zordu. Öldürmek için bana sormuşmuydu? Benim hayallerim vardı!
Babam:
"Saçma sapan konuşman bitmişse eğer mezarına gir! Birde seni taşımak ile uğraşmayayım!"İlk başlarda hayır desemde diretsemde bunun bana bir faydası olmayacağını anlayınca mezarın içine girdim. Ayakta öylece beklerken ölümün nasıl olduğunu düşündüm.
Acaba ölüm meleği gelecekmiydi? Beyaz bir ışık mı görecektim? Gökyüzünden Emir'i izleyebilirimiydim? Beni unuturlarmıydı? Cehenneme mi gidecektim yoksa cennete mi?
Babam:
"Sonsuz uykular güzel kızım. Cehennemde görüşürüz..."Babam sözlerinin ardından silahın kabzasıyla kafama vurdu. Ne olduğunu anlamadan başımı mermere çarptım ve mezara yığıldım. Bilincimi kaybettim...
ONİKİ SAAT SONRA:
Başımda büyük bir ağrı ile gözlerimi açtım. Neredeydim ben? Neden heryer kapkaranlıktı? O parlayan beyaz taşlar? Ben? Hâlâ kabristanda bir mezarın içindeydim!
Ayağa kalmak için hareketlendiğimde karnımda büyük bir ağrı hissettim. Elimi karnıma koyduğumda ise elimde akışkan bir sıvı...
Sanırım babam olacak hayvan işini garantiye almak için karnıma bir el ateş etmişti. Karnımdaki ağrı artık katlanılmaz bir hale gelirken neden kimsenin beni aramadığıni düşündüm.
Acaba ben ölmüşmüydüm?! A-ama ölüler hissedemez değilmi? Ölüler konuşamazdı da . Acaba ben konuşabiliyor muydum?
"Y-yardım edin! Kimse yokmu?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL
RomanceEmre: "Peki ya o kadar kısa sürede kurtarılamazsak?" Arda: "O zamanda bekleyeceğiz." Emre: "Kimi?" Arda: "Ölümü..." Emre ve Arda'nın konuşması her ne kadar şuan ki durumumuzu özetlesede hepimizi dehşete düşürdü.Ya bu lanet olası tünelden kurtulacakt...