2

1.2K 109 117
                                    




Bir an, söylediği şeyi anlamayarak bomboş bir şekilde yüzüne baktım. Evliliğimiz gerçek bir evlilik olmayacak derken ne demek istiyordu? Hisler veya tensel temaslar mevzu bahis ise zaten böyle bir beklentim ya da isteğim yoktu. Bunlar dışında bir evliliği gerçeklikten ayıran ne olabilirdi ki?

"Ne demek istiyorsun?" diye sordum. "Gerçek bir evlilikten kastın ne?"

Sıkıntıyla iç çekti. "Genç ve güzel bir kadınsın, eminim bir takım isteklerin ve ihtiyaçların vardır," dediğinde gözlerimi kaçırarak yutkundum. Belki bir zamanlar olabilirdi ama hoş olmayan bazı deneyimlerim, beni bu istek ya da ihtiyaçlardan uzaklaştırmıştı. O konuşmaya devam ederken bakışlarımı desenlerini ezberlediğim masa örtüsüne diktim. "Şartım şu ki, birbirimize dokunmayacağız, Lalisa. Yani gerekmediği müddetçe herhangi bir tensel temasa girmeyeceğiz, asla." 

Dehşetle gözlerimi ona çevirdim. "Yapma ama ya! Söylemeseydin, üzerine atlamak için deliriyordum ben de!" diye çıkışmadan duramadım. Elini alnına yaslayarak gözlerini kapattı ve "Beni yanlış anlıyorsun," dedi. "Sakin olur musun?"

Gözlerimi devirdim. "Kusura bakma, yıllar sonra ilk kez gördüğüm adam gelip üzerine atlamamamı söyleyince biraz gerildim."

"Lalisa, konuşmamı bitirmeme izin verirsen... Demek istediğim şu ki, ben... Ben bunu zaten yapamıyorum. Sana ya da herhangi bir kadına, dokunamam. Bu yüzden mecbur kalmadığımız sürece uzak olmamızı istiyorum."

Ben bunu zaten yapamıyorum. 

Sana ya da herhangi bir kadına, dokunamam.

Söyledikleri, bir anda aklımdan bin türlü şeyin geçmesine sebep olurken yavaşça oturduğum yerde dikleştim ancak onu rahatsız etmemek adına, bununla neyi kast ettiğini sormaya yeltenmedim. "Sana dokunmak ya da bunu istemek gibi bir niyetim zaten yoktu," dedim kendimi ifade etmeye çalışarak. "Bu şartı sen sunmuyor olsaydın muhtemelen ben sunacaktım." 

Yavaşça başını sallayarak bakışlarını üzerimden çekti ve ellerine dikti.  Bu teklifi kabul etmiş olmasına rağmen bu kadar huzursuz görünmesi kafamı karıştırıyordu. Sorun ben değilsem eğer, sorun tüm kadınlarsa ona temas etmeyeceğimin garantisini veriyordum. Neden halen memnun görünmüyordu? 

"Jungkook," dedim uzun zaman sonra adının dudaklarımdan dökülüşünün verdiği garip hisle yüzleşerek. "Bu evliliğe dünden razı olarak gelmedim buraya. Yani... Gerçekten, kast ettiğin türde isteklerim yok benim, seninle veya bir başkasıyla bu şekilde yakın olmak istemiyorum zaten. Bu yüzden benden bu anlamda bir rahatsızlık duymazsan, kendimi gerçekten daha iyi hissedeceğim." Hislerimi ifade etmekte kendimden memnun olamasam da şu an kendimi doğru ifade ettiğimi hissediyordum.

Mahcup bir ifade gözlerine yerleşirken "Amacım sana kendini rahatsız hissettirmek değildi," dedi. "Böyle hissettiğin için üzgünüm. Sadece böyle bir işe giriyorsak, nasıl biri olduğumu bilmeni istedim. Hala vazgeçme şansın varken yani."

O an bunu söyleyiş şeklinin kalbimi kırdığını hissettim. Kalbimi kıran şey, kendisi hakkında böyle düşünmesiydi. Kendisi için bu kadar negatif düşünmesi ve bu evlilikten ona dokunamayacağım için vazgeçeceğimi düşünmesi beni üzmüştü. Dışarıdan bakıldığında görülen özgüvenli ifadesinin içinde kırılgan bir yanının olduğunu düşündürdü bu bana. Hala vazgeçme şansım olduğunu söylerken bakışlarını kaçırışı... O sanki, biraz düşünürsem bundan vazgeçeceğimden eminmiş gibi konuşmuştu. 

la buena vida | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin