29

983 94 234
                                    



Geçmişten bir kabus,

Sabahın ilk ışıkları malikanenin büyük ve ferah mutfağından içeriye doluyordu. Yazın ilk esintileri açık pencerenin önündeki çiçeklerin kokusunu içeriye ulaştırıyordu. Görünüşte huzurlu bir yere benziyordu. Ancak görünenin ötesinde, insanı huzursuz eden bir kasvetin de ev sahibiydi mutfak. 

Genç bir kadın, mutfak tezgahında aceleyle bir şeyler hazırlıyordu. 

Arkasındaki mutfak masasında ise uykulu uykulu gözlerini ovuşturan ve neden uyandırıldığını anlamaya çalışan küçük bir erkek çocuğu vardı. Uykusunu hiç alamamıştı, rüyasında annesini göremeyince ve korkunç şeyler görünce uyanmış, dönüp durmuştu ve uyandırıldığında, sabaha yakın düştüğü uykunun iki saati bile dolmamıştı.

Kadın, omzunun üzerinden çocuğa doğru bakarak gülümsedi ve tekrar işine döndü. Tezgahın üzerindeki kaseye mısır gevreği döktü ve üzerine de süt ekledi. Bir kaşıkla birlikte kaseyi alarak hızlıca masaya, çocuğun karşısına oturdu. "Bu senin kahvaltın," dedi gülümseyerek. "Bunu yiyeceksin ve diğerleriyle kahvaltıya inmeyeceksin, anlaştık mı Jungkook?"

Jungkook'un uyku dolu gözleri anında gözyaşlarıyla parlarken "Ama kahvaltıda onlar çok güzel şeyler yiyor," dedi. "Ben de onlarla yemek istiyorum. Mısır gevreği yemek istemiyorum, çok sıkıldım mısır gevreğinden."

Kadının yüzündeki gülümseme silindi ve ciddi, sert bir ifadeyle çocuğa baktı. "Bunu konuşmuştuk, Jungkook," dedi. "Annenin sözünden  çıkmadığın gibi benim de sözümden çıkmayacaktın."  Jungkook'un gözlerinde parlayan yaşlar art arda dökülmeye başladı.

"Ama sen benim annem değilsin ki."

Kadın bu itirazı duymazdan geldi, yakalanmaktan korkarak hızlıca, mısır gevreğini çocuğa yedirmeye başladı. 

Jungkook, daha ağzındakini yutmadan eklenen eklenen bir sonrakine yetişmekte zorlanıyordu. Daha yeni uyanmıştı, aç değildi ve şimdi ağzına tıkıştırılan bu mısır gevreği çok fazla midesini bulandırıyordu. Hızlı hızlı çiğnemeye ve yutmaya çalışırken gözleri yaşarmıştı. 

Mısır gevreğini hiç sevmiyordu. 

Annesiymiş gibi davranmaya çalışan bu kadını hiç sevmiyordu.

Keşke babasına anlatabilseydi.



...



Uykunuzdan uyandığınız, ancak gözlerinizi açmayı zerre kadar istemediğiniz anlar vardır. 

Uyurken aklınızdan silinen tüm gerçekler, zihninizin uyanışıyla bir anda aklınıza dolar. Kabus sandığınız her şeyin gerçek olduğunu hatırlarsınız ve aklınıza dolanlar, tekrar uyumanıza izin vermezler.

Ama yine de, gözlerinizi açamazsınız bir süre.

Uyanmak korkunçtur, uyanmak vicdanınızın sırtınıza binişidir ve uyanmak, kaçınılmazdır.

Zihnim uyku halinden ayrıldığı anda, yaşanan her şey bir anda aklıma dolmuştu. Kadından önce kaçmaya çalışmam ve sonra kaçmaması için çabalayışım. Telefonda Jungkook'un adımı söyleyen sesi, kadını ellerimden kaçırışım ve koşarak uzaklaşışını görüşüm. 

Gözlerimi açtım, bakışlarımı içinde bulunduğum odada gezdirdim ve Jungkook'un odasında olduğumu fark ettim. Sonra bakışlarım yatağın hemen yanında, yerde oturarak başını yatağa yaslamış ve elimi tutmuş bir şekilde uyuyan Jungkook'a kaydı. 

la buena vida | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin