Arkadaş grubunun bozuğu

553 72 20
                                    

Jungwon'dan

Eve girdiğim ilk anda kucağıma koşan tatlı köpeğimizi kollarımın arasına alıp salonda ki ikili koltuğa ilerlemiştim. Heeseung hyung da ardımdan kapıyı kapatıp mutfağa doğru ilerlemişti. O ve onun bitmek bilmez su sevdası.. Dışarıdan gelir gelmez dolaba özenle dizdiğim hazır su şişelerini yarıya indirirdi. Neredeyse bir hafta olmuştu buraya yerleşeli ama onun çoktan ev halini ezberlemiştim.

Kucağımda ki tatlı köpeğin çenesinin altını severken, bundan memnun olmuş olacak ki kendince mutlu hareketler sergiliyordu. Bu köpeğe o kadar alışmıştım ki Heeseung hyung beni kovsa bile kapının önüne çadır kurardım. Gerçi beni kovma gibi bir lüksü yoktu maalesef, anında anneme öterdim.
Dünyanın en tatlısı, güzeli, beceriklisi olunca bu ihtimali düşünmüyordum bile. Eh, birde en sevdiği kuzeniydim sonuçta.

Mutfakta ki kanarya gibi su içme sefasını bitirip yanıma yerleşen Heeseung hyung Dorfin'i anında kollarımdan çekip sevmeye başlamıştı. Hayır yani, bugün ki suratsız zibidiye mi özendin?

"Benim kucağımda gayet mutlu mesut duruyordu, sana gelince huysuzlandı bak. Geri ver çabuk hyung!"

Alma çabalarımı ellerimi ittirerek son vermeye çalışan karşımda ki beyin yoksununa dayanamayıp koltuktan yere inen Dorfin, bizim kavgamızın bitmesini beklemeyerek açılan kapıya doğru koşmuştu. Dorfin satıcı olursa çok kızardım, ben gelene kadar ismi bile yoktu daha. Niki en son ne yediyse onun adını söylüyormuş bir kaç saat, bu döngü aylardır böyleymiş. Heeseung hyung ise sadece oğlum olarak seslendiği için, zavallı Dorfin kendini bile bilmiyordu. Ancak kısa sürede ona bu ismi alıştıracaktım, bana anında alıştığı gibi Dorfin ismine de alışacak, adını duyduğunda neşeyle yanımıza gelecekti.

Bir haftadır zar zor tanıştığım mağara adamı da ininden çıkınca biraz konuşacağız diye sevinmiştim. Ne yalan söyleyeyim kafa çocuktu. İnsan onun yanındayken gerginliğini atıyor, eğleniyordu. Ama futbol oyunlarına ayırdığı zamanı beni daha çok tanımaya ayırsa, benim de ne denli eğlenceli olduğumu görecekti. Belki de görmüştü, bilmiyordum. Onun benim hakkımda ne düşündüğünü de bilmiyordum. Ancak beni yadırgamayıp sıcak davranması beni sevindiriyordu. Kendimi bu evde yabancı hissetmemeye başlamıştım. Eminim ki zamanla güzel anılar biriktirecektim.

Niki, ona doğru koşan Dorfin'le tekli koltuğa otururken, önce Dorfin'i dizine koymuş sonra da yeni uykudan uyandığını belli eden dağılmış saçlarını karıştırıp koltuğa iyice yayılmıştı.

" Şu oyunları bıraksan iyi edersin Niki, yüzünü gören cennetlik bu ne ya? Geç saatlere kadar uyuyorsun. "

Heeseung hyung bir haftada anladığım kadarıyla içinde ki sitemi dillendirirken, Niki halen uykusundan arınamamış gözlerini büyütmüş elini hayır anlamında sallamıştı.

" Hayır hayır, gerçekten bu gece projeyi yetiştirmeye çalıştım. Yıl sonu projesi, önemli benim için hyung. "

Bu cümlelerle aklıma gelen düşüncelere sevinmiş, üzerinde hiç durmayarak atılmıştım.

" Ben yardım ederim! Yani...sende istersen. "

Heyecanımın sesime yansıması tonunu yükseltmişken anında utançla kısmıştım. Bu bir hafta içerisinde Niki'nin odasına bir çok kez girmiştim, dolayısıyla da masanın üzerinde hiç toplu olmayan kağıtları gördüğümde sormadan edememiştim. Gezi yazıları yazmak benim sevdiğim şeylerden biriydi. Bunu denemeler halinde yazmanında beni zorlamayacağını düşünmüştüm. Hemde Niki'ye gerçekten yardım etmek istiyordum.
Ancak Heeseung hyung hevesimi kırmakta geç kalmamıştı.

" Peki nasıl yardımlarınızdan başlarsınız Jungwon Bey? Önce projeye pasta bulaştırıp, sonrasında Niki'nin üzerine soğuk kahve dökmekten çekinmem mi dediniz? Duyamadım da? "

Suddenly - jaywon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin