Aşk dörtgeni?

424 60 34
                                    

Önümüze serilen uzunca yolun başına geçerken, bu güzel havanın tadını çıkaracağımız için mutluydum. Ilık bir hava hakimdi, etrafımızda tek tük insan vardı ve en önemlisi birbirimizi tanıyacağımız ve tanıdıkça daha çok seveceğimiz bir sürecin içine giriyorduk.

Kapıda yaşananlardan ve uzunca süren sarılmamızdan sonra biraz yürümeyi teklif ettiğimde hemen kabul etmişti. O an heveslendiği için hemencecik kabul ettiğini sansam da şuan benim dışımda gözlerini her bir yeşillikte gezdiriyor oluşu bunu utandığı için kabul ettiğini gösteriyordu.

Henüz bir konuşma başlatmadan önce, az çok onun vereceği tepkileri tahmin ettiğim için yanımda bulunan bedenin boşta olan elini tutmuş, güzel gözlerinin odağı olmuştum. Nihayet.

Hissettiği tutuşla gözlerini bana çıkarmış, parlayan gözlerle az bir süre baktıktan sonra gülümsemesine engel olmaya çalışarak yere indirmişti. Utangaç hallerine çokça rastlamıştım ama bu denli kapalı biri olduğunu yavaş yavaş öğreniyordum. Alışması ve kendini rahat hissetmesi biraz zaman alacaktı anlaşılan o ki.

Ama bunlar tabii ki de sorun değildi. Normalde değişen fikirlerimden hoşnut olmazken, onun sayesinde değişen fikirlerimden fazlasıyla memnundum.

" Gerginliğimle seni rahatsız ediyorum değil mi? "

Avucumda ki elinin hareketsizliğini fark etmiş olacak ki yavaşça parmaklarını parmaklarımın arasına kenetlemişti.
Bu soruyu ona düşündürecek şeyler yaptığım için pişmanlık duymuştum anında. Tabii ki gergin olacaktı, zamanında onu hareketlerinden ötürü çıkmaza düşürmüş bir kalın kafa vardı sonuçta.

" İnan ki rahatsız olduğum hiç bir durum yok Jungwon. Ben sadece seninle mutluyum. Gerginliğini de zamanla atarız sende mutlu olursun. "

Her bir kelimem de yüzünde genişleyen ve gamzelerini açığa çıkaran gülümsemesini yandan izlerken, daha önce bu güzelliğini göremediğim için kendime kızmakla meşguldüm. Bu pişmanlık hali, yaptıklarımı telafi edene kadar da gidecek gibi değildi.

" Ben zaten mutluyum. "

Bu sefer ki heyecanlı ve tez cevabı beni de gülümsetmeye yeterken adımlarımızı durdurmadan eğilip gülüşünden öpmüştüm. Evet, ona biraz zaman tanımam gerekiyor olabilirdi ama ne yapabilirdim?

Yürüdüğümüz yolun daha sonu görünmezken usulca başını omzuma koyan Jungwon, bu güzel havanın tadını çıkarırken utancını saklamanın yolunu bulmuş gibiydi. Bu saklama amacı, bizi oldukça sakin dakikalara sürüklemişti.

" Farklı uçlarda gibiyiz şuan. Çok garip hissediyorum. Evet sana hiç bir zaman benden büyük olduğun gözü ile bakmadım, bakamadım daha doğrusu ama... Şuan da adını öylece söyleyecek konumda olmak çok farklı gerçekten. "

Onun bu kadar uzak hissetmesinin çoğul sebebini kendime bağlasam da, birazı da farklı bir şehir de farklı bir ev de hayat kurmaya çalışmasıydı. Geleli bir ay bile olmamıştı ki evde yaşanan olaylar ve sert çıkışlarım yüzünden kendini mesul tutup üzdüğü bile olmuştu.

Başını omzuma yasladığı andan itibaren elinden ayrılan elimi beline yerleştirmiş şuan görüş açım da güzel gözleri olmasa da güneşin batışıyla turuncu ışıkların her bir yere dağıldığı gökyüzüne bakıyordum.

Eminim ki güzel olan hayatım bundan sonra daha da güzelleşecekti.

" Anlıyorum seni, her şey bir an da gelişti ve bunu eski halimizi düşünmeden kabul etmek zor. Ama zamanla alışacaksın Jungwon. Seni çok mutlu edeceğim. Güven bana. "

Başını kaldırıp içinde ki heyecanı ve umudu gözlerinde ki yıldızlara çıkarmışcasına bakmıştı bana. Yanağıma verdiği küçük ve ani öpücük beni ikinci kere beklemediğim hale sürüklerken, o ise boşta kalan ellerini boynuma dolayarak kendini yavaş yavaş açtığının haberini vermiş gibi güzel sarılmasını sunmuştu.

Suddenly - jaywon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin