Jungwon'dan
Biraz uzağımda olan Heeseung hyung, balkonun dış cephesine geçmişti. Ilıktan bir nebze olsun soğuğa çalan havaya rağmen bugün üzerinde bulunan sıfır kolluylaydı halen. Balık günü mü? Eh.
Pek de iyi geçtiği söylenemez. Ben hala aynı hissetmeye devam etmiştim.Heeseung hyung ile de bir kelam konuşmamıştık zaten. Jay her ne problem olmadığını söylese de ben tanıyordum onca seneyi. Vardı illa ki bir problem...
Usulca attığım adımlarım duyulmazken Heeseung hyungun yanına oturdum sessizce. Duyulmadığı kanaatine başını bana çevirmemesinden varmıştım ama belki de duymuştu. Bilmiyordum.
Söze girmek için kendimi hazır hissetmeyi beklerken kulaklarıma dolan gece kuşunun sesi, bizi oldukça sakin dakikalara sürüklüyordu.
Vakit bu hali almışken, " Çekinme. "
Dedi Heeseung hyung. " Benden çekinmeni istemiyorum. " Diye ekleyerek destekledi cümlesini. O her zaman benim içimdekilerin farkındaydı. Beni benden çok tanıyıp, beni kalbinde hissediyordu. Ve ben hala bu güvensizlikle sürüklenip duruyordum." İçimdekilerin nasıl bu kadar farkında olabiliyorsun? "
Kendi gerginliğimi yatıştıracak soruyu da ortaya attığımda bir nebze olsun rahatlamıştım. Edebiyat yapmayı severdik Heeseung hyungla. Hiç medeni olmayan bir tartışmamız olmazdı.
" Gözlerimi açıyorum ben Jungwon. Senin aksine. "
Ben açmıyor muydum? Onun içindekileri göremiyor muydum ki? Bunca sene onu anladığımı düşünüyordum. Bazen bazı olaylar karşısında çok teselli veremiyor olabilirdim kendimin bu ihtiyaçtan mahrum bırakılmasından dolayı ama çoğu zaman kelimelerim konuşmasa da gözlerim konuşurdu. Onu anladığımı hissettirdiğimi düşünürdüm hep.
" Sana ilk an söylemeliyim. Özür dilerim hyung. "
Konunun bu olduğumu düşününerek hiç beklemeden konuştum. Heeseung hyung beklediğim tepkinin üstüne gülmüştü. Hala karşısına bakıyor oluşu, suçluluğumu artırıyordu. Soru işaretlerim çoğalırken, içime yerleşmeye başlayan bu kötü düşünceleri def etmeye çalışmıştım.
" Keşke sorun ilk an söylememen olsa Jungwon. Keşke..."
" Sorun ne o zaman? "
Meraklı gözlerimi yan profilinde gezdirip duruyordum. En son dayanamayıp sorumla beraber elimi koluna dokundurmuştum, bana dönmesini istediğimi belirtircesine.
Gözlerimiz nihayet buluştuğunda gözlerini gezdirdi uzun uzun yüzümde. Gözleri o kadar yoğun bakıyordu ki, ben haricinde başka bir sorunu var diye düşündüm. Ya da ben onlarca soruna denk bir sorun mu oluşturmuştum ki?
Elini saçıma çıkarıp okşadığında yutkundum. Gözlerinde ki kararsızlıktan ve bu halden çatlayacak raddeye gelmiştim ki, Heeseung hyung yine bazı şeyleri içinde geri plana atma kararı almış gibi ellerinin hareketini durdurdu.
" Bu güvensizliğini Jay'e gösterme Jungwon. İlişkinizi zedelemesin. O seni çok mutlu edecek, düşüncelerini değiştirecek biri. Hatırlıyor musun? İlk gün onun hakkında görüp görebileceğin en ince düşünceli insan olduğunu söylemiştim."
Başımı onaylar biçimde usulca salladım. Ben hala sorun olan konu da takılıydım.
Söylediklerinin aklındakini kapatmak amacıyla olduğunu seziyordum." Öyle miymiş? "
" Öyleymiş. "
Heeseung hyung gülümsedi. Sorusunun cevabını bilerek soruyordu bazı şeyleri. İrdelemek istiyordum bir önce ki konuyu ama konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suddenly - jaywon
FanfictionJay, yakın arkadaşı olan Heeseung'ın buluşmaya yanında getirdiği küçük kuzeni Jungwon'un dünyanın en sakar kişisi olduğunu görünce şaşırır. Ancak bu şaşkınlığı uzun sürmeyecektir. Jungwon'un sakarlıkları ve gıcıklığı onları yakınlaştıracak, Jungwon...