Tek kişi

224 31 17
                                    

Jungwon'dan

Aylardır hakim olan sıcak hava bugün yerini birden yağışlı havaya bırakınca içime bindirdiği ağırlık, Heeseung hyungun gidişinin verdiği yalnızlığın bahanesiymiş gibi hissettiriyordu. Dün ki konuşmalardan tek bir sözü doğru anlamayıp bunun veda konuşması olduğunu anlamayacak kadar aptal olduğum için kendime kızmaktan başka bir şey yapamıyordum. Gerçi bu işin farklı bir boyutuydu. Bir de içimde Heeseung hyunga karşı oldukça afaki bir sinir vardı.

Hayır yani, yeni bir şehir yeni bir ev basit şeyler miydi? Benim için yeni hayatın, yeni sayfaların başlangıcı olacak üniversitenin kapıları, bir kaç gün içinde açılacaktı ve zaman zaman güvensizliklerimi bir köşeye bırakmamı sağlayacak kadar iyi olmuş, her anımda yanımda olan kişi, belki de onca senenin arasından en önemli olan senede benim yanımda yoktu.

Her ne kadar bu içsel sarsıntım etrafı çok inceleyememe fırsatı doğursa da, evde ki herkesin hemfikir olduğu bir nokta vardı: Jake hyunga anlam verememek.

Olayın ne tarafından tutarsak tutalım alışılagelmişin dışına çıkıyordu. Birbirimizi daha iyi tanımak ve sevmek mi? Ya da bunun için gitmek! Bu doğru bir sebep olarak nasıl sunulurdu ki?

Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım ama empati kurmak çokta zor olmuyordu. Arkadaşlığın gidişatında hislerin farklı bir boyut alması kadar doğal bir şey yoktu bana göre. Zaten kalpten ayrı bir his besleyeceğin kişi ile
duyguların eninde sonunda kesişirdi. Ve sende buna göre başta o kişiye farklı davranmaya başlardın.

Pekala, açıklamak istediğim bu gibi olayların bir ev veya başka yerlerde de rahatlıkla fark edilip yaşanılmasının mümkün olduğu. Heeseung hyungun mektubunda da dillendirdiği gibi Sunghoon ve Sunoo hyungta da durum böyleydi ve ben şuan anormal bir durum göremiyordum. Bir de böyle bir şeyi kendi bile bile söylüyordu! Ve ardından çareyi gitmekte buluyordu.

Kimsenin fark edemediği bir tek Jake hyungun fark edip ona el uzattığı problem neydi? Neydi ki bu kadar kesin bir kararla beni ardında bırakıp yıkmıştı?

Aklımdan bir an bile çıkmayan düşüncelerle artık kendimi daha fazla zorlayamadığımı fark ettim. Bunların cevabı Heeseung hyung ile konuşmadan bulunmazdı. Gerçi onun benimle paylaşacağından bile emin değildim. Onunla bir süre konuşmaya da niyetim yoktu zaten.

En son salonda kendimi tutamayıp ağlayışımın ardından odaya çıktığımda, Jay yanıma gelmek için yeltenmiş fakat Sunoo hyungun durdurmasıyla gelmemişti. O an ne konuşulduğunu anlayamayacak haldeydim ama herkesin benim gibi olduğunu biliyordum. Evdeki bu boşluğa nasıl alışacaktık hiç bir fikrim yoktu.

Ben kendimden bihaber yatağımda uzanırken kapı açılmıştı. Tahmin edildiği üzere, beni sakinleşmem için yalnız bırakan Jay gelmişti. Ben odaya çıkalı kaç saat olmuştu bilmiyordum ama hava artık yağmurun yağışını göstermeyecek karanlığa gelince çoktan akşam olduğunu anlamıştım.

Usulca yatakta boş olan kısıma oturdu. Gözlerimin içine bakıp alnıma dağılmış olan saçlarımı parmakları ile geriye tarıyordu. Normalde ondan halen çekindiğim için, o odama gelir gelmez bu bir haftadan az süre içinde hemen oturur hale geliyordum. Ama şimdi bilmiyordum. Ona alışmaya başladığımdan değil de daha çok kalkmaya halim olmadığı içindi bu rahatlık.

" Heeseung aradı. "

Ağlamanın verdiği ağırlığın farkında olan gözlerim, Jay'in yüzünde gezinirken duyduğum isimle anında gözlerine çıkmıştı. Yersiz bir tepki vereceğimden korkarak içimdekileri bastırıp Jay'in konuşmasını bekledim. Sonuçta benim her halimi görüp bilen biri durmuyordu karşımda. Bir Heeseung hyung yoktu mesela. Eve geldiğim ilk anlarda ki gibi aklımı pazarda satıp gelmişcesine davranamazdım. Jay belki hala çocukça davranışlarımın olduğunu düşünüyordur.

Suddenly - jaywon Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin